SANA MEKTUP YAZDIM ANNE
Bu mektubu sana gönderecek
Ne bir postane, ne de bir kargo var
Yine de bu mektubu yazdım anne! ..
Sen gidince aniden
Hiç bir şey diyemedim…
Söylemek istediklerim içimde kaldı anne! ..
Seni çok özledim!
Seni ne kadar çok seviyormuşum,
Şimdi daha iyi anladım…
Hani sen bana, hırpalandıkça hayatla
”Kara kızım, bunların hepsi geçecek derdin! ”
Evet, hepsi geçip gitti,
Seninle birlikte!
Ama ben çok yalnız kaldım anne! ..
Elimde olsaydı yanına gelmez miydim?
Yatmaz mıydım dizlerine?
Beni senin kadar hiç kimse sevmedi anne! ..
Ağlamayayım diyorum,
Gözyaşlarım durmuyor…
Gözyaşlarımı bile tutamıyorum anne! ..
Baktıkça etrafıma
Çok yanlışlar görüyorum,
Hiç bir şey yapamıyorum!
Gücüm yetmiyor anne! ..
Ne zaman hayattan kopsam
Beni hayata bağlayacak bir şeyler oluyor…
Yaşıyorum mecburen…
Benim için çok üzülürdün…
Severdin bütün çocuklarını,
Toplardın kanatlarının altına…
”Birbirinizi sevin! ..” derdin…
Ne yazık ki, herkes kendi derdine düştü anne! ..
Sana, daha ne yazayım?
Bitmez ki yazacaklarım…
Bak bu mektubu bile gönderemiyorum,
Yazdığım halde…
Mektubum bile elimde kaldı anne! ..
Elimde kaldı anne! ..
Kayıt Tarihi : 25.3.2012 16:51:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
öylesine içten soluyorum ki
o satırları
geçmişe dönük nevarsa anılarda
bir bir yaşatıyor yaşıyorum
kutlarım şairim
......................
Fısıltı gazetesi bazen gerçek haberlerden, gazete manşetlerinden daha etkili oluyor, kulaktan kulağa çok çabuk yayılıyormuş.
Çok çabuk yayılan iyi haber mi, kötü haber mi diye düşünmeden, yine hiç umulmadık bir zamanda sessizce gidecek birinin kulağına fısıldasak söyleyeceklerimizi, Arasat’taki toplanma yerine varıncaya kadar, yani Kıyamet Günü’ne kadar yerine ulaşır mı?
Kim bile?..
*
Gitmez ne bir mektup, ne bir haber. Çünkü yok, onu ulaştıracak bir postahane veya bir kargo…
Sen içinden geçenleri ister fısıltıyla söyle, ister bir dua gibi dillendir, istersen sadece gönül dilin – ruh dilin dile gelsin, anlatsın bütün düşündüklerin… Anlat sen, gidip ditmeyeceğini düşünmeden… Anlat, söylemek istediklerini, sanki dertleşiyormuşsun gibi o çok değerli, o çok candan aziz annene, inan o seni çok çok iyi duyacak ve seni söylemediklerinle dahi çok iyi anlayacaktır.
Ne hacet, postaya, kargoya, güvercine, ulağa…
*
Anneye duyulan sonsuz özlem, ondan ayrı kalmanın dayanılmaz ağırlığı, sevginin gözyaşlarına bürünen sıcaklığı ve bir bakıma çaresizliğin pençesinde kıvranış, kavuşmayı isteyip de çizgi ötesine bir adım atamayışın acziyeti, imkânsızlığı, güçsüzlüğü anlatılıyor bölümlerde.
Gidenle gidilmediği, herkesin kendi halinde, hayatın gailelerine kapılıp kendi derdine düştüğü ve zaman içinde unutulmasa bile hatırlanmadığı devranın yaşandığı vurgulanmış.
*
Şiirin bütünü çok sıcakça yazılmış, tam anneye hitap edecek içtenlikte, bir o kadar da anne sütü gibi helal tertemiz bir Türkçe ile dile getirilmiş çok yoğun, çok anlamlı duygular ihtiva etmekte.
Mükemmel bir ahenk oluşturulmuş, şiirin bütününde.
Her bir bölüm; gerek dörtlükler, gerek üçlükler, gerek ikili dizeler ve gerekse tek dizelerin her biri duyguları vurgulamada ustaca kullanılmış.
Başlı başına bir duygu sağanağı halinde, ancak birbirini anlamca tamamlayan dizlerden oluşan güzel bir serbest şiir örneği olmuş.
Değerli şaireyi tebrik ve takdirlerimle kutluyorum.
Sevgi ve saygı rüzgârları esenliğiniz olsun Selma Sultan…
Hep dostça kalın, hep sağlıklı olun.
Hikmet ÇİFTÇİ
08 Nisan 2012
“GERÇEK DOSTLAR BİRLİĞİ”
TÜM YORUMLAR (3)