Sana gelmeyen bütün yollar
Bana zor geliyor.
Anlamsız bir İstanbul yolculuğunda
Sana gelişlerimi hayal ediyorum.
İçimde
Sana en güzel şekilde söyleyebilmek için
Defalarca deneme yaptığım
Kelimeler sözcükler var.
Ne zaman söylerim
Veya söyleyebilir miyim bilmiyorum
Bildiğim
Sana gelmeyen yolları sevmiyorum…
Hep söylerdim
Hoşçakal deme diye
Sonunda seni sevmiyorum diyemeden
Yalın bir hoşçakalın içinde kayboldun
Kim bilir
Şu anda ne yapıyorsundur – 23,44
Sana gelmeyen bir yoldayım
Seni hayal eden gözlerimin aksi
Otobüsün camında
Göz ucumdaysa
Birlikte seyrettiğimiz sahil var.
İçimden hep adını tekrarlayarak
Saatlerdir yol alıyorum.
Şu anda rüzgarın içimi titrettiği
Bir vapurdayım
Gidiyor muyum
Götürülüyor muyum bilmiyorum
Sigaramın dumanının savrularak
Gecenin karanlığında
Kayboluşunu seyrediyorum
Göz kapaklarım çok ağırlaştı
Oysa uyumak istemiyorum
Seni düşünememekten korkuyorum
Hala sana gelmeyen bir yoldayım
Ve beni çok yoruyor
İçimde adını henüz koymadığım
Bir sızı var
Belki biliyorum
Biliyorum da kendime söyleyemiyorum
Sanki kabullenmek gibi geliyor
Hoşçakal bile diyemeyişini
Seni ne kadar kuçaklayabilirsem
O kadar yanımda ve kollarımdasın
Rahatsız bir otobüs yolculuğunda…
Biliyormusun
Sıcaklığın olmayınca
Hep bir şeyler eksik kalıyor
Ben
Olur olmaz yerde akan
Göz yaşlarımdan
Otobüs camından saydığım
Yol levhalarından
Birde üzerine güneş doğan
Yıldızları seyrederken öğrendim
Sıcaklığını hayal etmeyi
Bu yol sana gelmiyor
Ve ben üşüyorum
Sana gelmeyen bir yolculukta
Nasıl ısınır ki insan
Yan tarafta bir yol şeridi
Nereye kadar gidiyor bilmiyorum
Her takip edişimde
Gözlerinle buluşuyor
Bir otobüs dolusu
Seninle gidiyorum
Sevmiyorum sana gelmeyen yolları
Sevemiyorum
Kabahat yollarda değil
Ki yine
Bizi kavuşturacak olan onlar
Şu anda ne yapıyorsun bilmiyorum
Ben hala seni düşünüyor
Sesinin sıcaklığını arıyorum
Nerede olduğumu bilmediğim
Bir kara yolundayım ve saat - 04,22
Uzun süre tarlaların üzerine çökmüş
Sis tabakasını seyrettim deniz diye.
Ardından
Binlerce günebakan gördüm yol boyu
Güneş’ten bir parça görebilmek için
Yüzünü güne dönen
Güneş’i görmek uğruna
Yok olacağını bilen
Yinede yüzünü günden çevirmeyen
Binlerce günebakan…
Şimdi uyuyan dudaklarını öpüp
Yanından ayrılma vakti
Hala nerede olduğumu bilmediğim
Bir kara yolundayım
Ve hala
Sana gelmeyen yolları sevmiyorum
Diyemediğin bir hoşçakal da
Günaydın bir tanem -05,41
Her kez biraz sana benziyor
Yada sen her yerdesin
Her an bir yerden çıkacak
Ve boynuma sarılacaksın gibi geliyor
Kilometrelerce uzakta olduğun halde
biliyormusun
İstanbul dada güneş aynı batıyor
Bir şeyleri söküyor içimden
Biliyorum
Biliyorum söyleyemiyorum
Adını tekrarlıyorum için için
Elimi yanağında gezdiriyorum
Gözlerini kimse görmesin diye
Gözlerimi kapıyorum
Gönlümün takviminden
Yapraklar eksiliyor.
Ben hala gamzelerin avuçlarımda
Yüzünü son gördüğüm
Takvim yaprağındayım
Biliyorsun… -20,42
Taksim-2005
Kayıt Tarihi : 12.3.2006 00:17:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!