Her temmuz yazında karlar yağınca,
Cürmümü nar edip bak geldim sana.
Züleyha o kadar ah edip yandı da,
Yusuf’ta sır olup kandım ya sana.
Sana gelmeyeli asırlar olmuş,
Giydiğim kefenin miyadı dolmuş.
Dinle sevdiğim, bu ayrılık saatidir.
Dünya var olalı beri çirkin ve soğuk,
Erken içeceğimiz bir ilaç gibi.
Tadı dudaklarımızda acımsı, buruk.
Bu saatte gözyaşları, yeminler,
Boş bir tesellidir inandığımız.
Devamını Oku
Dünya var olalı beri çirkin ve soğuk,
Erken içeceğimiz bir ilaç gibi.
Tadı dudaklarımızda acımsı, buruk.
Bu saatte gözyaşları, yeminler,
Boş bir tesellidir inandığımız.