O gün raporumu yenilemek için doktora gitmiştim. Biliyorsun ben de senin gibi koahtlıyım, üstelik bende astım ve bronşitte var. Biraz nefes almakta zorlanıyordum. Boğazım da gıcık vardı, öksürtüyordu. Bir de sırtımda ve göğsümde hafif ağrılar başlamıştı. Bunları doktora anlattım. Bana mevsimden dolayı alerjimin arttığını söyledi. Çiçeklerden böceklerden, tozdan ve kedi gibi tüylü hayvanlardan uzak durmamı söyledi. Aklıma ilk sen geldin çünkü sen yaşadığın yerde bir sürü kedi besliyordun. Birden senin için endişelendim, bunu sana söylemek için hemen telefona sarıldım. Telefon cevap vermiyordu. Epey bir müddet, aralıksız aradım, gene cevap yoktu. Daha sonra telefonun kapandı. Ve iki gün boyunca cevap alamadım. Endişelerim artmaya başlamıştı. Net sitelerine de girmemiştin. Seni iyice merak etmeye başlamıştım, ne olmuş olabilirdi. Bir gün önce konuşmuştuk ve sen üşüttüğünden bahsetmiştin, önceki gün de acile gittiğinden..işte ne olduysa bundan sonra oldu..Paniklemiştim.
Deli gibi sana ulaşabileceğim yakınlarının adreslerini ve telefonlarını bulmaya çabalıyordum. Ne yazık ki elimde senin telefonundan başka bir telefon yoktu. Çıldırmak üzereydim. Aklıma babanın yayın evi geldi ve netten bir arkadaşımın yardımıyla yayın evinin, telefonunu ve adresini buldum. Aradığım ilk telefondan cevap alamadım. İkincisinde bir bayan telefona cevap verdi. Babanı sordum hemen, orada olmadığını, kendisinin baldızı olduğunu söyledi. Daha sonra kendimi tanıttım, sana ulaşamadığımdan dolayı çok endişeli olduğumdan bahsettim. Bana senin bir gün önce teyzenle orada olduğunu ve hastaneye kaldırıldığını söyledi. Müşahede altına alınmıştın oksijen veriliyordu..söyledikleri beni şok etti. Bir an olduğum yerde dondum kaldım. Bu şaşkınlık içinde hangi hastanede olduğunu sormayı unutmuşum. Babanın telefonunu istedim. Önemli bir toplantı için yurt dışında olduğunu söyledi ve telefon numarasını vermedi. Konuşmayı sonlandırmıştık. Olduğum yerde ne kadar süre ile kaldığımı bilmiyorum buz gibi olmuştum adeta. Sonra kendimi toparlayıp o hanımı tekrar aradım ve hangi hastanede olduğunu sordum.
Bana senin Süreyya paşada yattığını salık verdi. Ben hemen netten hastanenin adresini ve telefonunu bulup aradım. Sana ait bir kayıt bulanamadığı söylendi. Mecburen o hanıma geri dönmek zorundaydım. Aslında sıkılıyordum çünkü konuşmaya pek hevesli değildi ve beni anlayabildiğini sanmıyordum. –Genç o kızım korkma bir şey olmaz. Sonuçta her imkanı kullanabilen insanlar..diyordu. Ama ben sana bir şey olacak diye öyle çok korkuyordum ki. Ve sana ulaşamamanın verdi rahatsızlık ile neredeyse aklımı kaybedeceğimi düşünmeye başlamıştım. Sen benim için işiteceğim azardan daha önemliydin ve gözümü karartıp yeniden telefon ettim. Israrla o hastanede olduğunu söylüyordu. Bense hastaneyi kaç kere aradığımı bile hatırlamıyordum fakat sana ait bir kayıt yoktu. Daha sonra diğer göğüs hastanelerini aradım bir tanesinde kaydın bulundu ama yatış gözükmüyordu. Böyle birkaç hastane daha aradım, nafileydi seni bulamıyordum. Babana ulaşamıyordum, seni kimden soracaktım ki. Daha sonra siteleri dolandım belki bir akrabana denk gelirim diye ama buda çözüm değildi ve artık seni bulmaktan ümidimi kesmiştim.
Bir akşam kız kardeşim telefon etti, İstanbul’a gidelim dedi. Orada erkek arkadaşı bizi karşılayıp hastaneye bırakacaktı. Ama kaydının bile olmadığı bir hastaneye gitmek nedense bana saçma geldi. Ben gitmekten vazgeçmiştim. Kız kardeşimin erkek arkadaşı beni davet etmiş -bir değişiklik olur ablan için.. demiş. Kardeşim beni ikna etti ve senin olduğun şehre bir geceliğine misafir olup soluduğun havayı iliklerime kadar hissettim.
Denizler ortasında bak yelkensiz bıraktın,
Öylesine yıktın ki bütün inançlarımı;
Beni bensiz bıraktın; beni sensiz bıraktın.