Sana geleceğim ey yar;
Belki, gecenin soğuk ayazı olacak gelişim,belki bir seher yeli olup çalacağım kapını.Kar taneleri olup konacağım saçlarına tel tel.Belki önünden geçtiğin bir bahçenin gül fidanı.Yağmur olup çiselerken ilk damlalar olarak düşeceğim güzel yüzüne ve ay ışığı huzmeleriyle ineceğim gecene..
Sana geleceğim ey yar;
Belki bir sokak kedisi olup sürüneceğim ayaklarına.Sen,görmesen de ben rüzgar olup dokunacağım dudaklarına.Yıldız yıldız gecene asılacağım.Yaslandığın ağaç olup dal dal dolanacağım beline.Ormanların nemli kuytularında içli içli ağlayıp,adını haykıracağım.
Sana geleceğim ey yar;
Belki de anason kokulu bir akşamın alaca karanlığında kedehine dolacağım süt beyazı.Kan kırmızı şafaklarda uyku olup gözlerinden akacağım.Nefes nefes sokulacağım ciğerlerine.Gün batımı şenliğinde ateşçiçekleri gülüşüm saklanacak dizelerine.Kızıllaşıp titreyecek denizin akşam saati yüzü, ürpereceksin ayazında,içinden ben geçeceğim gün ışığı tadında.
Sana geleceğim ey yar;
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Yoğun bir duygu seliydi yazınız Yasemin Hanım...Nesir çalışması olsada bir çok şiirde alamadığım şiirsel estetiği gördüm yazınızda...Ve yazı beni çekebildi içine...Tebrik ediyorum...
Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta