Sana Dair 18 Şiiri - Murat Demirci

Murat Demirci
147

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

Sana Dair 18

Çayın diğer tüm zamanlardan daha leziz olduğu anlar vardır, günün olur olmaz saatlerinde el yordamıyla yaktığınız onca sigara bir yana, çayın çok leziz olduğu anlarda yakılan sigarayı hep ayrı tutarsın bir kenarda. Çayım çok güzel, (hadi burada sigaranda söz etmeyelim, çoluğa çocuğu özendirmenin manası yok) penceremden odama dolan gün ışığı simitle peynir tadında. Bir yanım giyinip hazırlanış alıp başını gitmek istiyor, sudan sabundan bahanelerim bile var, bir yanım otur diyor, otur yaz Allah’ın belası, çoktandır bi halt yediğin yok.
Çoğumuz biliriz ki, başka birini kendimizden çok sevmek düpe düz ahmaklıdır, yinede severiz, sevmek daha ilk adımda incinmeyi göze almak demektir, kimi seversen sev mutlaka incitir, hatta bunu komşu kızı oğlu diye sınırlamanın da manası yok. Kendi kızını bile çok sevmeyeceksin, seveceksin de o kadar çok değil. Birden bire çıkıp gidecek hayatından, birden bire zemheride paltosuz dışarıda kalmış gibi titreyeceksin. Kimi iş dönüşü akşamlarından seni kapı aralığında karşılayıp, şöyle birazda şımarık bir tavırla sarılıp öpmeyecek seni, beğendiği bir pantolonu aldırmak için gözlerinin içi parlayarak “babacım” demeyecek. Oysa ne isterse almışındır gücün yettiği oranda ama seversin sen onun böyle gelip kedi gibi sokulmasını. Gün gelir çeker gider ve artık hiçbir zaman beğendiği hiçbir pantolondan ötürü öpülmeyeceksindir. İşte o anda orda üstüne çöreklenen kederi jiletle kazısan çıkmaz, zaten bütün babalar da kızları gittikten sonra yaşlanmaya başlar, birden bire o çöküş süreci, her bayram elini öpmeye geldiğinde daha da yaşlanmışındır. Sonra bir sabah sokağında bir fısıltı başlar, şehrin en ücra köşelerinde, hiçte umurunda olmadığın insanları bile sarsar “yapma be, demek öyle ha”…
Hiç kimseyi çok sevmeyeceksin, çok fena halde aşık olduğun kadını veya adamı bile, bir yanın hep hazır olmalı onsuzluğa, bir yanın kendi içine dönük ve dimdik ayakta durmalı her an, onun çekip gidişine. Gelmişse eğer gitme ihtimalide vardır, hadi kaldı diyelim, zaman zaman hiç beklenmedik anlarda, hatta sen dalmışsın en sevdiğin şarkıyı dinliyorsun, böğrüne bir çuvaldız batar, yanında hediyesi birde yorgan iğnesi. Bunu mutlaka yapar, aşık olduğun adamda yapar, kadında yapar, kızın da yapar, bir tek anneler konusunda büyük konuşmam. Tanrı anneye yavrunsun canını acıtma yeteneği vermemiş galiba, anne yapsa yapsa kendi canını yakar.
Hadi birazcıkta sevinelim, bu kadar yara açtık, sarmak lazım demi? Canın yanması güzeldir aslında, yani canın yanıyorsa, yani birden bire beyninden kalbine ulaşan sinyaller, sonra birden bire seyri değişen nefes alışverişlerin, yahu eğer biri canını acıtıyorsa yaşadığındandır, yaşamak güzlese ki şüphe yok, ne yapalım acıtıyorlar işte. Hem de hiçbir maksattı olmayan günün en saf en temiz en tehlikesiz bir anında, yani adımını atmışsın ayağının altında bir mayın patlaması gibi. Hemde öyle ki, patlayan şey bir tek sana zarar veriyor, ayakkabına bile ilişmiyor, gömleğin az biraz kan, toprak yine eskisi gibi yağmur yağdığında kokuyor, bahar geldiğinde sağından solundan gelincikler fışkırıyor, bir tek senin canın yanmıyor, fakat ne hikmetse bunu senden başka bilen yok.
Kadınlar durur dururken bir bunalım nüfus edince kendini kuaförde bulurmuş ya, yada ne bileyim şehrin en görkemli mağazasına dalıp, kocanın kredi kartını kurşuna dizerlermiş, böyle söylentiler duymuştum, oluyormuş yani, iyide bana ne oluyordu peki, tut ki zekine hanım boş bulundu etti böyle bir laf, tut ki suçunda var sabit üstelik, hem de “Melehat’i sandala attığın” görüntülenmiş, Orhan Veli hesabı, hadi değil ama diyelim haklıda, neden alışveriş dürtüsü ha, içimde gizli bir Münevver varda omu zuhur etmekte, Allah kahretsin…

Murat Demirci
Kayıt Tarihi : 4.10.2010 13:43:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Murat Demirci