Sana dair 1
Yatıya misafirliğe gelindiğinde bile her an gitmek zorunda kalınır yanların oldu hep. Kimseler bilmiyordu orada olduğunu bir tek bilen vardı ve her önüne gelene o orda diyordu “gördüm” kimseyi inandıramıyor sürekli arıyor sürekli bulup bulup kaybediyordu. Hiçbir zaman 45 dakikacık olsun barışık olunmuyordu seninle, birazcık öfke serpiştiriyordun az kızarmış sinirlerin üstüne, hasretle sarılma gereksinimleri oluşturuyordun kimi zaman fakat her dokunulduğunda yanık izleri kalıyordu kollarımızda. Günde onlarca defa vazgeçilmen gerekiyordu ve vazgeçiyordum ben. Tasımı tarağımı toplayıp uzaklaştıkça yakınlaşıyordum sana. Gitmek istedikçe kalıyordum. Kaldıkça yoruluyordum. Saçların elime yüzüme dolanıyor düşüyordum yuvarlanıyordum, dizlerim kanıyordu gülüyordun. Belki bakırdan yanlarlın vardı ondandı bu kadar sık zehirlenmem. Biraz sabırlı olsam bir şeyler bulacağım fikrine kapılmaktan usandığım anlarlımda amuda kalkıp dinleniyordum bozkırlarında. Manyak bir arkeologdum artık, sende senden kalıntılar bulabileceğim diye çırpındıkça bataklığımda öldürüldüğümü görüyordum. Belki şöyle bir yüzyılım olsaydı önümde ve yüz yıl kazıyabilsem tırnaklarımla toprağını kim bilir beklide… Sen çok hızlı yaşlandırıyordun insanı ve yaşlanmaktan nefret ediyordum ben. Seni merak etmeden yaşamak her gecen güçleşiyordu “şu anda nerede ne yapıyor”lar dolduruyordum torbama, bunu bilmemek çileden çıkarsa da beni, seninle bir uğraşa dönüyordun insanda.. En iyisi senden önce ölmemekti beklide, hiç olmasa bir hafta olsun senden fazla yaşamak ve yaşadığın alanı kendime güvenli bölge sanıp, hiç kimseyi sokmadan çembere aldığım alanı, senden bir şeylere rastlamak umuduyla aramak. Issız bir şatoda gıcırdayan bir kapıydın sen, gözümü kırpmadan baktığım, korkudan dizlerimin bağı çözülen sen… Birisi çıkıp ta seninle nasıl çay içilir anlatsa inanmam biliyorum, sen daha çay bardağında şeker erimeden öldürürsün insanı ve hiçbir görgü tanığı bırakmazsın ortada. Adlitpcıları çıldırtan sen, işlediğin bütün cinayetlerin delil yetersizliğiyle tozlu raflara terk edilirken, elerinde ölmeye koşanlardan olduğumu bilmek donduruyordu beni. Yaşamaya bu kadar meraklıyken nedendi bu? Beklide bir gezegendin sen ve henüz sana gelmek mümkün değil…
Dünya var olalı beri çirkin ve soğuk,
Erken içeceğimiz bir ilaç gibi.
Tadı dudaklarımızda acımsı, buruk.
Bu saatte gözyaşları, yeminler,
Boş bir tesellidir inandığımız.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta