Sana bakmak. Bu, sadece gözlerimi bir nesneye çevirmek değil. Bu, dünyadaki tüm gürültüyü, tüm karmaşayı bir düğmeyle susturmak. Sanki bir okyanusun ortasında, aniden dinlenmeye çekilmiş bir tekne gibi hissediyorum kendimi; etrafımdaki her şey duruluyor, sadece sen kalıyorsun.
Senin yüzünde, okumaktan bıkmayacağım eski bir harita var. Her çizgi, her tebessüm kıvrımı, seni ilk tanıdığım günden bugüne dek biriktirdiğimiz hikâyelerin gizli notları. Bazen kaşlarının hafifçe çatılışında bile, bana ait, kimsenin çözemeyeceği özel bir anlam buluyorum. Bu, benim en sevdiğim manzaradır. Ne bir dağ zirvesi, ne de masmavi bir gökyüzü... Sadece senin yüzün.
Sana bakarken, zaman diye bir şeyin olmadığını anlıyorum. Ne geçmişin keşkeleri ne de geleceğin telaşı kalıyor. Sadece bu an var. Senin ışığınla yıkanmış, nefesinle ısınmış, tamamen bana ait bir şimdi. Gözlerinin derinliğine daldığımda, içinde kaybolmaktan korkmuyorum. Aksine, aradığım her şeyin, yuvamın ve limanımın tam da orası olduğunu biliyorum.
Nefesten yumuşak yağan bu yağmur...
Bu yağmur... bu yağmur... bir gün dinince.
Aynalar yüzümü tanımaz olur.
Bu yağmur kanımı boğan bir iplik




Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta