Şuracıkta
son sözümü söylemiştim sana
Verdiğim süre doldu
365 gün
Bence iki kefesi eşit bir terazi gibi
Ne eksik ne fazla
Hatırlamıyorsan
gramına kadar doğru
Ben sözünü saf altın bilmiştim
Bağrına alırken toprak nazlı bir fidanı
hangi söz anlatır hissettiğim bu hüsranı?
Oldu mu şimdi?
Bir tarih daha belirliyorsun
Her atışta daha acımasız
her vuruşta biraz daha gözümden düşüyorsun
İçimdeki ses aynı ritimde ve aynı doğrulukta
inanmıyorum!
Sana inanmıyorum!
Seni beklemeye bu denli razıyken
karşına alıp bir defa olsun konuşmadın benimle!
Harladığın ateşle
yedi kat yabancıların yüreğine dokundum da
bana bir gün olsun kapılarını aralamadın
Bile isteye üzüyorsa bir insan sevdiğini
uzaklaşmak en iyisi
Senin diğerlerinden farkın ne şimdi?
Son nefesime kadar savundum sevgimi
Benden başka herkesi haklı çıkardın ya!
Kendinle gurur duymalısın
Bana gelince
toprağın koynuna vermişim canımın ötesini
Ben bunun da üstesinden gelirim
Sana göre yüzeyde her şey durağan
Gel bir de bana sor
Bir fırtınanın ortasındaki ufacık sandal gibiyim
Dalgalar durulmuyor
Senin yüzünden kıyıdan daha da uzaklaşıyorum
İnanır mısın?
Umursamıyorum
çünkü sana artık inanmıyorum!
Sözlerin nefes almamı zorlaştıran bir çöl fırtınası
Önümü göremiyor
yönümü bulamıyorum.
Sen ve ben
Bir kum tanesi kadar küçük
Ne bir tanesi diğerinden önce
ne de diğeri bir öncekini beklercesine
Sürekli ömrümden bir şeyler alıp götürüyorsun
Kendimle aramdaki mesafe
omurgası kırık bir şehir gibi duruyor
Ne olurdu kendini benim yerime koysaydın
Bunca senenin hatırına birazcık fedakâr olsaydın
Dağların serinliği sinesinde
suskunluğum ateş bir dağın zirvesinde
Bu ayrılığa süslü cümleler kurmayacağım
Biraz kıymet bilip halden anlasaydın
seni bu kadar seven birine böyle mi sahip çıkardın?
Sana artık inanmıyorum!
Derin Akkurt
Kayıt Tarihi : 29.7.2024 04:19:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!