Ne zaman sana doğru koşmaya çalışsam neden hep tökezlenirim sevgili...
Bazen gün ışığında, bazen de dolu fırtınalarında, bazen de karanlıkların kâbuslarında düşlenen sevgili olmak...
Yarınlarda ertelediğimiz düşler mi vardı yoksa unutmak istediklerimizi mi yarınlara atıyorduk...
Oysa tüm yaşananlar sevmeye dahildi, tüm yaşananlar sevilmeye dahildi...
Sadece yaşamak çoğul sıkıntılarla, umutla, hırsla, boşvemişlikle, kinle ve de gözyaşları ile hep vardı içimizde bir yerlerde tüketilemeyesiye...
Acımıyor sana ait yarım tarafım, hırstan mı yoksa çaresizlikten mi pişman bile olamıyorum, kayboluşlarının hesabını sorarken bana, sadece hırstan sana ait yarım tarafım sancılı idi... Nerdesin demek için yürek gerekti, oysa parçalanmış varlığımın ardında kalan yarım yürek çok dar bana can...
İki gözüm pınar oldu gel gayrı.
Elim değse akan sular tutuşur
İçim dışım yanar oldu gel gayrı.
Ayların sırtında yıllar taşındı,
Hoyrat zamanların hırçın çaresizlikleriydi belki de aslolan...
Harcanmış bir ömürle şaşkın bakarken bu sevdanın arkasından, sadece boşa geçmiş hayatın yılları kalmış geride...
sadece sigara molasıydı yağmurlu istanbula sanki yağan hazandı..okurken yaşamak bu olsa gerek..
kalemin susmasın şaiir dostum...
tebriklerimle dost kalem
yazan kalem yürek sesiniz daim olsun tam puan antolojimde degerli üstadım saygıyla
Sancılar ve 'derin boşluklar...' Nedenleri elbette farklı farklı... Ama belirtileri çoğu kez aynı...
'Sevgisiliğin girdabı', en derin olanıdır... Bana göre... Çıkmaya çalışsan da, tek başına çıkamayacağın...
Etkili, okunası bir yazıydı... Tebrikler, Mustafa Bey...
Bu şiir ile ilgili 4 tane yorum bulunmakta