Tüm kemerleri ve kubbeleri ile toz zerresine dönüşmüş
nice kenti bağrında saklayan sahra,
ellerine taze kına sürülmüş gelin gibi beklemekteydi
yeni günü, duvağının ardında.
Aslında güneşle barışmak istemekteydi ay'da ve yıldızlar'da
ama gri saate takılı kalmış gece
geçit vermiyordu,
sinesinde, günün ilk ışıklarını yansıtmasına.
Derken
yitik tüm ayak izlerine inat,
uzak
çok uzak diyarlardan gelen arp ve ney'in
hayata adanmış ezgisi vurdu, kumdan duvarlarına
Çorak yanlarına düşen tütsülü dualar
damla damla ab-ı hayat oldu umuda.
İşte o anda
Sahrayı yeniden şekillendirmek için, bir kere daha esti samyeli,
aşkla, inançla.
Simden bir sır çekti ufka
göz kırpar misali
yüksekten uçan kanatlı bulutlar saldı semaya.
Martılara bile mesken yeri olurdu
onca gölgenin ağırlığı olmasaydı omuzlarında.
Öylesi bir heyecana düşmüştü ki samyeli,
bilemedi,
yavaş yavaş yükselmesi gerektiğini
ufkun ortasına yerleşen ışığa.
Parelendi
güne dönük yüzü
lir seslerine rağmen.
Güneşe doğru koşan kent
samyeli ile birlikte
sahrada savrulan toz zerresine dönüştü.
Umudun yaşaması
başka vahalara zaman kıldı.
..............................
Dost kalemlerden inciler;
En zorlu fırtında, uzanan umut eli----
Deniz serseri manyak, martılar bile deli----
Zifiri karanlıkta, yine esti sam yeli----
Bir kaç gri saate, takılı kaldı gece--------
İbrahim Kurt
Kayıt Tarihi : 22.10.2018 15:53:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiiri tüm yıkımlarımıza rağmen, yine yeni yeniden, ayağa kalkma gücümüz olan umuda adıyorum. Sahraya da dönse hayat, üstüne yaşam kurmak için asıl ihtiyacımız olan umuttur. Yani bence. Cümlemiz için, eksik olmasın umut hayatlarımızdan.
![Fulya Aras Koca](https://www.antoloji.com/i/siir/2018/10/22/samyeli-11.jpg)
ben kimseyle kavga etmedim
bunu nereden çıkarttınız?
siz de önyargı ile yaklaşıyorsunuz olaylara galiba
ön yargılarınızı şu tarafa koyun lütfen
ya da sizde kalsın
bakın bunu naif bir dille söyledim)
ben bir okuyucu olarak neyi hangi duyguyu hissetmem gerekir
gibi karmaşa hissettim
kemer ve kubbe toz zerresi kent dağılımı
sahra mı kişi
gelin taze kınalı ve devamı
oldukça zorlamış kıtayı
sonrasın da türünüz hep anlatım olarak devam ediyor
ve bu şiir boyunca böyle
eğer ben kendi adıma konuşmam gerekirse
sahrayı yani çölü ne martı
ne de diğer terimlerle
bağdaştıramadım
rahatsız olduğum diğer şey
sahra kelimesi üç beş kere işlenilmiş şiire
bu durumda şair aşağı yukarı hep aynı şeyleri söylemiş oluyor
aşağıya ekleyeceğim şu dizenizle
biraz daha açmaya çalışayım ne demek istediğimi
*ellerine taze kına sürülmüş gelin gibi beklemekteydi
yeni günü, duvağının ardında.
herhalde ben güne yüklerdim bu söylemi
yani elleri kınalı taze gelin o duvağının açılmasını bekleyen ya da ardından
günün kendisi olabilirdi
bunlar benim düşüncem haliyle
ve şiirden beklentilerim
bir de çok fiil kullanmamayı
öneriyorum size yazarken
kaldıki bu benim de çok sık yaptığım bir yanlıştır
ve kendime bile sürekli hatırlatmak zorunda kaldığım
saygı ve sevgilerimle
şiir diyorum
hatta kalemi oynatacaksanız lütfen şiire oynatın diyorum
inanın ağzımda köpek tüyü bitti
ama hiç kimse beni anlamıyor
Söküp bozmuşlar yalnızlığı yüreklerinden.
Külrengi ışığı elediler nasırlı gönüllerinden sevgiyle.
Oturup zeytinlerin altında ikindi saatlerinde.
Nice ter döküldüğünü gördü gözlerinde anılardaki çocukluğunun.
Gecenin yolunu sevgiyle yürümeye başlayınca.
Hiçbir şey kalmadı bunun dışında.
Havada kendini tartarak ebegümeci gibi kokusunu verir dualar.
Yalnız sessizlik koyulaştı gitgide.
Sadece sobası yakılan evlerin dumanları tütüyor.
Nasiplendik elhamdülillah.
Aşkınız daim olsun.
Yüreğinize sağlık.
Allaha emanet olun.
Selam ve dualarımla.
TÜM YORUMLAR (14)