-2-
Koca bir kum saatidir akıp gidiyor Sahra
Sarıdır kum akıyor, zehir-zakkum akıyor
Eksibe gölgesidir Samira’nın düş yeri
Sam yeli tırpan gibi dolanır saçlarına
Kavlanmış yüreğini sahra’da kum yakıyor.
Kum fırtınası
Kahır kumkuması Samira,
Su sanıp soyunduğu ılgımlara aldanmış
Taunlu nefeslerle kapatmış ikbalini
Fal oklarından çıkan her yalana inanmış,
Koca bir kum saati devrilmiş gibi sahra
Ve Samira,
Gözleri kumda pişmiş yılan gibi bakıyor.
-Sırmalı bürdesiyle bir mezopotamyalı
Samira’yı kum falında raksederken görürmüş
Çöllere revan olup Sasani’li yiğitler
Kisra’dan Samira’ya haberler götürürmüş
Rakkaseler taş kesmiş, kahkahalar mumyalı
Firavnlar mumyalanmış, pis kokuyor lahitler.
Melikeler kahrolmuş kasırlarda matem var
Samira'nın gözlerinde umarsız bir sitem var
Hüdhüd kuşları artık gelmiyor ötelerden
Samira,
Sam vuruğu göğsüne zehir za’feran sürmüş-
Samira’nın o sahir gözlerinde
Kisralara diz çöktüren izzet ve haya
Kavimler, kabileler han-u manlar dağılmış
Otağlar sökülüyor
Kırılıyor kervanlar
sarsılıyor Samira’nın süslediği ehramlar.
Bir vahaya dönecek artık mezopotamya...
Serin bir çöl rüzgarı bedir vaktinde gece
Samira’nın kafur kokan göğsünde vurunuyor
Mavera yolcuları geldi geçti Samira
Yar göğsümü gel artık ciğerimin üstüne
Bin duayla çevirdiğin fincanın okunuyor.
Kayıt Tarihi : 20.11.2003 18:55:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!