Samimiyet masumluktu, beyaz bir sevgi ışığı,karanlığı aydınlatan şeffaf bir mum ışığı… Samimiyet var olduğu kalplerin duruluğuydu, samimi gülüşler vardı bakınca durulduğumuz,huzur bulduğumuz.Sarılışlar samimiydi,çıkarsızdı, saf sevginin gücünü akıtırdık içerlerimize,güven duygusu bizi sarmalardı,korkmazdık ve korkutmazdık,şüpheler sorular olmazdı beynimizde,içimize akan saf sevgiyi yaşatırdık her hücremizde, öyle dingin öyle sessiz…
Ve samimiyetin masumiyeti kayboldu bir gün… onunla beraber kalplerimize bahşettiği en masum duygularda yok oldu.O bembeyaz ışık gölgelendi kara esintilerle, bundan sonra eskisi gibi olamadı ne gülüşler ne sarılışlar,ne de tebessümlü dudaklardan akan sözler,sadece gözyaşları kaldı gerçek olan samimiyetin masumiyetsizleştiğini çin için anlatan, bu defa gerçek olan acıydı,bu nasıl bir şeydi? Nasıl bir değişim? Ya da değişim miydi? Kim getirmişti ki bunu? Bir bakışta, küçük bir tomurcuk kadar masumiyet arar olmuştuk ama her defasında o acıyla boğuştuk, hep hüsran, hep gözyaşı, beklide savaştık bizde kalan masumiyetin yok edilmesine izin vermedik, her mücadelemizde sanki bir masumiyet daha kaybettik. Bazen boş boş bakıp, deli bir gülümseme uydurduk, aklını yitirmişler gibi,bir heykel gibi kendi gerçeğimizin içinde taş kesildik.
Ve samimiyetin masumiyeti kaybolmuştu… tüm bu çabalarla, bu kaybolmuşluğun arasında korkusuzca direnen ve içimizde kalan samimiyeti korumayı başardık. Takdiri olmasa da,fark edilmeye henüz yüz tutmasa da başardık. En önemli gerçek bunu kendimize ispatladık. Samimiyetin masumiyeti değildi kaybolan, kaybetmeyi kabul eden insanlardı buna sebep olan.
Saati mi şaşırdı bu hıyar?
Gerçi hiç saati olmadı ama
En azından birine sorar.
Cebimde bir lira desen yok,
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta