Samet Kalabak Şiirleri - Şair Samet Kalabak

0

TAKİPÇİ

Samet Kalabak

Bendeniz, mavi gülücükler saçtıran etrafına.
Tohumu filiz filiz boy gösteren,
Artezyen kuyularında, koyu mavi bir deniz.
Seçemiyorum nerdesiniz?

Ya dost tavsiyesi,

Devamını Oku
Samet Kalabak


Adı Fahişe, soyadı, soyadını soran yok. Şaşaalı, özenti bir hayatın yalan rüzgârına kapılmış, girdiği yoldan çıkmak isterken palazlandığını gördüm, tükenmekte olan bir kandil gibiydi. İnandığı her kim varsa ruhunu soydu. Hangi kapının ardında misafir edildiyse hiç kuşkusuz kurtlar sofrasındaydı. Yenilip yutulan yalanlarla küllenen hayatlardan sadece biriydi o. Centilmen kıyafetli orospu çocuklarının savaşı bu, kapının eşiğinden süzülen kan!

Ruhu isyankâr, bedeni günahkâr, günahlarıyla beraber yüzündeki pişmanlığı gördüm, erimekte olan bir mum gibiydi. Omzundaki melekten habersiz, karanlıkta görünmez, sayılmaz sandı günahlarını.


Devamını Oku
Samet Kalabak

Bazen tutsak olduğun aşktan sürgün edersin kendini, kendi içinde müebbet yersin ve kabullenirsin yenilgini. Dil'i mühürlenmiş sevdaların vardır, işte bu da onlardan biridir. İsyan edersin, ama konuşamazsın... Susarsın... Sadece susarsın… Çünkü hepimiz muhteşem bir döngü içerisinde seyirciyiz hayata, sadece o döngü içerisinde sevdiklerimiz yer değiştiriyor ve bize düşen, gelen gideni, bazen hüzünle, bazen tebessümle seyretmek. Ve her yolunda gitmeyen beraberlikler yolumuzdan edemez bizi, gidenin ardından hayat her şeye rağmen gülümseyerek devam ediyor…

Ne yaparsan yap çabaların sürekli boşa gider. Ne zamanı yenebilirsin, ne de sevdanı. Unutma, her kabulleniş bir yenilgidir. Ve hatırla, her vazgeçiş bir özgürlüktür... Eğer giden gittiyse; önce kabullenmeyi, sonra vazgeçmeyi bileceksin. Çünkü her dert esaretin bedelidir. En ağır yük derdini taşımaktır, derdine kölelik etme… Uzaklaş dertlerinden ve yalnızlığında özgürlüğü yaşa. Ten inzivaya çekilirken doğru yolda ilerler. Ruh ise dinlenirken uzaklaşır tüm kötülüklerden. Herkeslerden uzaklarda, kendi kabuğunda, gözlerdeki bakış aramaz bile gidenin yokluğunu. Başa dönersin ve bir başka huzur yaşarsın.

İkinci bir şansı vererek, ikinci bir hayat kur kendine. Mesela pencereni aç, ondan kalan fotoğrafları uçak yapıp savur pencerenden dışarıya, çocuklar bulsunlar, yüzüne bıyık yapsın gülsünler, sen de onlara gül… O’ndan gelen hediyeleri sokaktaki çocuklara ver, o’na dair her ne varsa her şeyi unut…
Her kabulleniş bir yenilgidir. Her vazgeçiş bir özgürlüktür... Eğer giden gittiyse; önce kabullenmeyi, sonra vazgeçmeyi bileceksin. Çünkü her dert esaretin bedelidir.

Devamını Oku
Samet Kalabak

Lime lime edilmiş yaşanmışlıklarım,
Bir de olay mahallinde terk edilmiş,
Üzeri çiğnenmiş, cesedim var benim!

Faili firari aşkların kurbanıyım ben.
Ne ilk sevişen, ne de son katledilen.

Devamını Oku
Samet Kalabak

Gecenin ölüm dilimleri sararken gözlerimi,
Düşlerimden düş düş düşen gözlerin,
Ağır ağır karışıyor kısacık ölüşlerime…

Süt beyaz, kar beyaz, gül bembeyaz;
Aslında hepsi senin yanında biraz kirli beyaz.

Devamını Oku
Samet Kalabak

Akşam saat 21:15
Durakta tam otobüs beklerken yine sen diye bir başkası göründü gözüme.
Saçı biraz daha uzun olsa, eh birazda senin gibi salına salına yürüse az daha sen diye bir başkasına aşık olacaktım.
Çok geçmeden anladım ki yıllar geçmesine rağmen kime baksam hâlâ seni görüyorum...

Akşam saat 22:20

Devamını Oku
Samet Kalabak

İçimde bir keman sesi,
Sen mi ağlıyorsun neyin nesi?
Sesin var, sen yoksun, göremiyorum.
Nerelerdesin kalbimin neşesi?
Bu paranoyaklıkta neyin nesi?

Devamını Oku
Samet Kalabak

KENDİMDEN GERİYE

Avucumda bir sonbahar saklıyorum;
Aylardan Eylül,
Günlerden sen,
Ve ben Eylül, Eylül diye yanarken

Devamını Oku
Samet Kalabak

Tam saatli zamanlardan biriydi birkaç dakika önce. Karşıma oturdum, iki kafadar sustuk öyle, kendime bile diyecek tek bir lafım kalmamış. Kulak verdim geceye, gecenin sessizliğine, yine o kederli sesiyle eti, kemiğe bulamıştı. Zaman, ürkek bir kuşu saklıyordu kendi içinde; üzgün, yorgun, biraz da yaşlıcana bir kuş. Sesini duymak istercesine pervaneleşsin isterken yelkovan, hece, hece geçiyordu bu gece zaman. Zaman kekemeydi, guguk, guguk ederken benliğimi düşünceye meyletti. Düşlerime tebelleş olmuştu kalleşçe gidişin!

Ruhun, bedenini terk etmiş potansiyel bir suçlu!
Seni, Sensiz bırakmış her bedende insanlığı soyunduğundan!
İki uçlu dilin: konuşurken zehirli, öpüşürken sihirli;
Kifayetin, her gömlek değiştirişinde özüne meyilli…

Devamını Oku
Samet Kalabak

Bordo şarabın deminde öptüm dudaklarından. Sana göre aylardan Eylül'dü, bana göre bağbozumu.
Kuzgun kuzgun sokulurken uykusuz cümlelerinin kapısına, puhuların vardıyasına açılıyordu kapılar. Sana göre geceydi, bana göre tek hece.
Ruhumun şenşakrak odalarına yaktığım bir ikı mum aydınlığında bir iki haz hecesi, bir iki tutku kelimesi, bir iki aşk cümlesi birike birike Eylül'ün günlüğüne yerleşiyorlardı. Sana göre sıradan bir romantizmdi, bana göre dehşetli bir ihtiras.
Ayın aydınlık yüzünü mesken edinmiş bir iki nota, bir iki kadeh, bir iki fasıl birike birike ayrılığın güncesine yerleşiyorlardı. Sana göre mevsimlerden ayrılıktı, bana göre son bahar.
Artık bir ayrılığa daha yer yok yüreğimde Eylül geliyor nasıl olsa. Öyle beylik laflar etmeye de gerek yok, Eylül bu, adamı tam orta yerınden ikiye ayrırır.

Devamını Oku