Saltanat Şiiri - İlyas Kırlı

saltanat bir kaledir saltanat sur,
devşiren mübalağalar hasımdır
olmaz gayrı müebbetlide kusur
yağlı ilmik, lal eden bir kasımdır

yemiş, yumak bağda yeşil üzümken
mükabil; haram muhasebesidir
fatihin askeri diplerde özümken
kula medet,ecel hikayesidir

acıyı tac edip hüküm giymek
zoraki huzuru iple çekmektir

ya pusulası bozuk yamaçların
illa kurt bozgununda ram olurlar
ya da sapkın tellaklı amaçların
saf kör düğümlerinde gam olurlar

gafil olan özrü bilememektir
kabahat kul için ziyadelidir,
zor olan cürmünü silememektir
gurur çengelinde kul piyadeli

asrın saadeti zehrin namındadır
panzehri bulan inkişaf bahtiyar,
saltanatı çalan,sakar narındadır
nar soğutan, bin yıllık bir ihtiyar

kan elbisede kurur,kan toprakta
leş yiyen kargalarsa onursuzdur,
kan damarda durmaz,tırtıl yaprakta
uçmalarsa, ormanda bodursuzdur

ferman bi taraf,ferman zann-ı meçhul
uyruk sahi,huy tilki kurnazlığında,
servet daim olmayan gayri menkul
devir şereften hazımlı binnazlığında

kopuk neşterli semer, sivri zıpkın
nereye dürtse kan; allı bir revan,
incitmiş ecdadını, destursuz sapkın
esir hala kurulmayan bu divan!

söz deve hendeğinde,at üç adım
hoşluk zor,ele elzem çirkinlikler,
nabızda bir volkan, matemdir adım
beniz kefen giymiş,mezarda kinlikler