Asalet yanarken duru sularda,
Kuyunun dibine taş düşürmüşüm.
Bak nasır bağlamış boynum yularda,
Bir kalın ensede ay pişirmişim.
Birkaç hayta söze dürüp erliği
Kırık gönlüm ezber etti darlığı,
Tenha gözlerine salıp varlığı,
Cennet bahçesinden gül aşırmışım.
Yıkayıp üç suyla güzelliğini,
Musalla taşına yatırdım seni,
Bitti dedim. Bitti, terk etti beni,
Ben onu beynimde çok şişirmişim.
Suskunmuşum, bilmez, dilim dolanır,
Canım sancılanır, anım bulanır,
Sesim dudağından aman dilenir,
Dudu dillerinden söz kaşırmışım
Ten dediğin nedir can olmayınca,
Börtü böcek için yem olur anca,
Senin bakışını bulamayınca
Ovada, bayırda yön şaşırmışım.
Mevsim güze döndü, yaprak sarardı,
Bağın etrafını öşürcü sardı,
Güller tohumladı, zirve ağardı,
Elma yanaklara son öşürmüşüm.
Velioğlu buymuş seninde özün,
Aşkın ateşiyle çözülmüş sözün,
Gözyaşın değdikçe sönüyor közün
Zümrüdü Ankaya kül taşırmışım.
Kayıt Tarihi : 4.6.2007 01:32:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (2)