SALKıM SÖĞÜT Şiiri - Yorumlar

Naime Özeren
610

ŞİİR


227

TAKİPÇİ

Gecenin koynunda
Garip bir salkım söğüdüm ben
Hep sana doğru eğilen
Sense bir nehirsin
Nereye koştuğunu bilmeden
Umarsızca akıp giden
Ne kadar hasretim sesine, serinliğine

Tamamını Oku
  • Resmiye Mümün
    Resmiye Mümün 21.11.2015 - 22:02

    yürek sesiniz var olsun...kutlarım, Naime Hanım...saygılarımla

    Cevap Yaz
  • Mesut Bayram Özbek
    Mesut Bayram Özbek 21.11.2015 - 21:58

    Gönülden kutlarım kaleminize yüreğinize sağlık
    Mesut Özbek

    Cevap Yaz
  • Fikret Zikret Gürsoy
    Fikret Zikret Gürsoy 21.11.2015 - 21:46

    Gecenin koynunda
    Sevgisi burnunda
    Bir aşk, yolunda
    Sevdiğin kolunda.......... Fikret GÜRSOY

    Kaleminize sağlık efendim.

    Cevap Yaz
  • Şiirin Kızı
    Şiirin Kızı 21.11.2015 - 21:30

    Söğüdün dalı inceliğinden,seven sevgisinin yüceliğinden eğilirmiş Naime öğretmenim.
    Mevlânâ'nın Mesnevi eserinde 'Parlak güneş benimle tutulsun. Söğüdün sırrı açıklansın.'' demiştir.Aspirin söğüt ilişkisine atıf olabilir mi diye düşünüyorum doğrusu tabii daha derin anlamları olması ihtimali de yüksektir .
    Konuyla ilgili olarak arşivime attığım bir yazı vardı o geldi aklıma paylaşayım istedim.

    Söğüdün bilimsel adında da yer alan ve Latince’de Sal hecesiyle
    başlayan bitkiler genellikle hastalıklardan kurtarıcı
    ve tıbbi açıdan önemli bitkiler olup,
    bu bitkilere genelde kadınsı özellikler de atfedilmektedir.
    Latince’de Salutaris şifalı,
    Salvia ise “şifa veren, iyileştiren” anlamlarına gelmektedir.
    şişiyamma adını verdikleri söğüt ağacından ilaç elde etmişlerdir.
    söğüt kutsal bir ağaçtı.
    ağrı ve ateş tedavisinde kullanıldığı ile ilgili bilgiler yer almaktadır.
    yere koydukları söğüt dallarıyla geleceği gördüğünü iddia eden kâhinleri vardı.
    Osmanlı İmparatorluğu'nun kurulduğu merkeze de adını vermiştir.
    (“Söğüt de efem yar sensin”, “Söğüdün erenleri, koyverin gidenleri”)
    yiğitlerin gölgesinde oturdukları, çadır diktikleri kutlu ağaçlardandır.
    Söğüt daima evin önünde bulunur, evin ağacıdır.
    söğüde annelik kutunun sindiği düşünülür.
    çok duygulu, çocuksever ve evcimen olacağına inanılır.
    yedi yerinden at kılıyla bağlı söğüt dalı)
    salkım söğütten yapmaktadırlar.
    Bu kut insana sindiğinde insan çok nazik ve keskin zekalı olur.
    yükselmeye çalışır, esnek, munis ve zeki olur.
    onları nazara karşı koruyacağına inanılır
    Söğüt’e adını veren de mutlaka kutlu bir ağaçtır.
    yaşlı söğüt ağacının gövdesinde açılmış delikten geçirilir.
    Çocukları fıtık olanlar burayı ziyaret ederler.
    Ağacın bir dalını kesip tekrar yeniden sararlar,
    eğer söğüt ağacı tekrardan yaprak açarsa hasta olan fıtıklı çocuğun iyi olacağına, dal kurursa o çocuğun öleceğine inanılır
    gerekse saçlarını suya daldıran salkımsöğütle,
    ayrıca kurtarıcı ve sağaltıcı özellikleriyle
    her dönemde kadınsı ve kadınlarla özdeşleşen ağaçlardandır söğütlerimiz.
    Binlerce yıldan bu yana Anadolu insanının bilerek,
    hayvanlarının ise içgüdüsel olarak hastalıklarında ilk koştuğu,
    dertlerine derman aradığı bir ağaçtır o.
    aynı zamanda güneşi semolize etmesi,
    söğüt bağlantılı kehanet-güneş-Apollon kültüne işaret eder.
    ve Keçi söğüdü (Salix caprea) gibi söğüt türlerinin
    Anadolu'da antik dönemlerden beri sepet yapımında kullanılması,
    sepetin Antik Yunancasının mystica olması,
    söğütten söz edilir.
    söğüt dallarından yapılan iplerle bağlamak ister.
    Ama ipler yere düşer, birbirine sarılır, çoğalır,
    yeniden söğüt ağaçlarına dönüşürler.
    Böylece Apollon, küçük kardeşinin tanrısal gücünü kabul eder. :
    saklanmaya elverişli olmasının da
    gizem ve kehanetle ilişkilendirilmesinin nedeni olduğu ileri sürülür.
    vahşi doğa, avcılık, ay, su ve nemin tanrıçası Artemis'in
    doğum tarihi 6 Mayıs kabul edilir.
    Efes'teki Artemis Tapınağı'nın tasarımı arı kovanı biçimindedir.
    Essenes (erkek arılar) denilen hadım rahipleri vardır.
    (Yunanca kent için veya savunma için anlamına gelir) denen
    sakızımsı bir madde alırlar ve kovanlarının inşasında kullanırlar.
    (Bu maddeye özellikle Ege'de prebolu veya diribal denir.)
    arıların söğütten elde ettikleri propolis ile
    kovanlarını koruma özellikleri özdeşleştirilmektedir.
    Hititçede sal determinatifi kadını işaret eder.
    En eski arkeolojik kalıntıları Anadolu neolitik çağ yerleşimlerinde bulunmuştur.
    Anadolu'nun ilk yazılı metinlerinin sahibi olan Hititler,
    Anadolu’da olduğu gibi İran ve Kafkas kökenli topluluklarda da
    Eski Sümer ve Mısır kayıtlarında söğüt ağacı kabuğunun
    M.Ö. 5.YY'da Yunan doktor Hipokrat söğüdün ilaç olarak kullanımından bahsetmiştir. Amerika yerlilerinin de söğüdü tedavi amacıyla sık sık kullandığı bilinmektedir.
    MÖ 8. ve 7. yüzyıl topluluklarından İskitlerin
    İki bin yıl sonrasında Mevlânâ'nın Mesnevi eserinde
    “Parlak güneş benimle tutulsun. Söğüdün sırrı açıklansın.” denmiştir.
    Orta Asya ve Anadolu Türk kültüründe de kutsal sayılan söğüt,
    Türkülerde sık sık başvurulan bir ağaçtır.
    Türkmenlerde “Sövüt”, Kırgızlarda “Sögöt”, Yakutlarda “üöt” olarak adlandırılan söğüt ağacı Türk lehçesinin ortak isimlerinden biridir.
    Türk kültüründe önemli bir yeri olan söğüt,
    Çuvaşlar tarafından kutlanan Paska gününde söğüt dalları havada sallanarak kötülükler köyden kovulur.
    Saha Türkleri söğüt ağacına çocuğun eşini (son, plasenta) nı asarlar.
    Söğüde küçük kuşlar yuva yapmayı sevdiğinden
    Söğüdün kutu insana girdiğinde insanın
    Salkım söğüt tanrının kırbacıdır.
    Kamlar, kullandıkları Calbır’ı
    Saha Türkleri salkım söğüde ana kutu’nun sindiğine inanırlar.
    Türk masallarında kötü insanlardan kaçan çocuklar söğüde sığınırlar.
    Türk kültüründe aksöğüt, kız çocuklarının simgesidir.
    Aksöğüt esnek bir ağaçtır. Aksöğüdün kutunun girdiği insanlar
    Söğüt dalından yapılan küçük nal çocukların üzerine takılırsa
    Osmanlı Beyliğinin kalbi de Söğüt’tür.
    Toroslarda Koca Söğüt Dedesi, Erzincan’da bulunan “Gobu söğüt”, bulunduğu yere kut veren ve hastalıklara şifa veren ağaçlardır.
    Karaman-Ermenek dolayındaki Dede yatırının bulunduğu yerdeki söğüt ağacı göbeği çıkan çocuklar ile hastalanan kadınlar tarafından ziyaret edilmektedir.
    Erzurum Hınıs’ta bulunan “Tek Söğüt” ağacı kutsal sayılır ve insanlar ağaca bezler bağlarlar, ağaca kimse zarar vermez.
    Divriği’nin İmirhan köyünde öksürüklü çocuklar
    Konya Sarıveliler köyünde ulu bir söğüt ağacı vardır.
    Görüleceği üzere gerek aksöğüdün gümüşi renkleriyle
    Onlar, hep koruyucu, kurtarıcı, kötülüklerden saklayıcı olmuştur.
    Anadolu uygarlıklarının söğüt ağacı ile ilgili tıbbi deneyimleri günümüzün ilaçlarından aspirinin keşfedilmesini de sağlamıştır.
    Vücudun ağrılarını dindiren, mikrop öldürücü özler içeren, bu özelliklerini sadece insanları değil Anadolu kültürlerinde derin izler bırakan arıların evleri kovanları korumakta da gösterdiğinden antik dinsel inanç kültlerinde önemli değerler atfedilen söğüt ağaçlarımız her dönemde iyileştirici, koruyucu ve kurtarıcı olmuştur.
    Anadolu kültürlerini derinden etkileyen söğütlerimizden bir bölümü de dünyada sadece Anadolu’ya özgü lokal endemik söğütlerdir.
    Tehlike altındaki lokal türlerimiz Salix trabzonica (Trabzon söğüdü), Salix rizeensis (Rize söğüdü) ve mavimsi yeşil yapraklı Salix purpurea. subsp. leucodermis (Denizli söğüdü) ile 2008 yılında Pozantı’da bir dere yatağında keşfedilen Anadolu söğüdü Salix anatolica, bu topraklardan boy veren su perileri gibidirler, onlar suyun ve suya gümüşi pırıltılar saçan ayın Tanrıçası Artemis’in Anadoludaki yansımalarıdırlar.
    Kehanetten sorumlu Anadolu tanrısı Apollon'un
    Ayrıca Sepetçi söğüdü (Salix viminalis)
    söğüt ağaçları ile kehanet ve gizem kültleri arasındaki bağlantıyı gösterir.
    Nitekim kehanetin tanrısı Apollon ile ilgili ilahilerde
    Örneğin; Apollon, hırsızlığı saptanan Hermes'in ellerini,
    Genellikle su kenarlarında bulunan salkım söğütlerin
    Söğüt ağacının kabuğundan elde edilen salisin vücutta metabolize olarak Aspirin ilacının aktif maddesi olan salisilik asit'e dönüştürülür.

    Tolga Çandar türküsüyle selamlıyorum düşünceden düşünceye ulaştıran güzel şiirinizi.Tam puanla antolojimde.

    Kekliği vurdum taşta aman
    Akıl kalmadı başta
    Beni verdiler dosta aman
    Söğüt de zeybeğim sensin
    (Söğüt de efem yar sensin)

    Kekliğim uçuverdi aman
    Kanadın açıverdi
    Elin oğlu değil mi aman
    Bırakıp kaçıverdi

    Cevap Yaz
  • Gül Keleş
    Gül Keleş 21.11.2015 - 21:28

    SALKıM SÖĞÜT

    SALKIM SÖĞÜT

    Gecenin koynunda
    Garip bir salkım söğüdüm ben
    Hep sana doğru eğilen
    Sense bir nehirsin
    Nereye koştuğunu bilmeden
    Umarsızca akıp giden
    Ne kadar hasretim sesine, serinliğine
    Bir bilsen…
    Türkünü dinlerim sessizce
    Yüreğimde sevdan, dilimde sen
    Sesim karışır sesine
    Sen nazla salınırken…

    Yalnız sana eğilirim sevdiceğim
    Alev dudaklarından su içerken
    Soluğun dolanır saçlarıma
    Kırlangıçlar teğet geçer üstümüzden
    Bir garip salkım söğüdüm işte…
    Baharımda sen, kışımda sen
    Düşlerimde sen, gülüşlerimde sen…

    SADE KOCAMAN ALKIŞLIYORUM SEVGİLERİMLE TAM PUAN ÜSTADIM

    Cevap Yaz
  • Ozan Ali Aydın
    Ozan Ali Aydın 21.11.2015 - 21:21

    yaşamı sevdiğinin gözlerinde okumak, enpati yapömak böyle bişey olsa gerek kutlarım sevgili ablam bütün güzellikler seninle olsun

    Cevap Yaz
  • Ahmet Turan Algın
    Ahmet Turan Algın 21.11.2015 - 21:13

    Salkım söğüt, yere doğru eğilecek kadar esnek ve geniş dallara sahip bir ağaç olduğu için Mevlana:

    “Çimen, servinin ardınca yaya koşmada; gonca, kem gözden yüzünü gizlemede. Salkım söğüt eğilmiş, şu ter ü taze dal, ne diye kollarını salmış oynuyor diye ırmak aynasına hayran hayran bakmada.” demiştir.

    Türkçede salkım söğüt olarak bildiğimiz ağacın Rusçası “plakuçaya iva” yani ağlayan söğüt olduğu için belki yazmıştır ünlü şiirini Nazım Hikmet.....

    Çocukken yaşadığımız evin avlusunda, bir söğüt ağacı vardı. Çocukluğumdan beri severim söğüt ağaçlarını. Salkım salkım söğüdü.

    Aşağıya doğru eğilmiş dalları bana çok manidar gelir. Mevlananın lafızlarında geçtiği gibi, sanki 'Ben kimim ki başımı yukarı kaldırayım' der. O geniş ve zerafetli yapısıyla tevazu içerisinde ve dik duruşu etkiler beni.

    Bir insan dans etmek isterse, onu durduramayabilirsiniz. Sanki, salkım söğütte bunun gibidir. Onu izleyin ve ona katılın der gibidir.

    Bu güzel ve manidar şiiriniz için sizi tebrik ederim......saygılarımla......

    Cevap Yaz
  • Bülent Arkan
    Bülent Arkan 21.11.2015 - 21:07

    Şiirde öyle bir birliktelik varki bu birliktelikten vaz geçilmesi mümkün değil . Sevgili coşkun akan bir nehir nehirin dudakları nehir kıyısı , nehir kıyısına can havliyle kök salıp tutunmuş ve nehirden aldığı nemle serpilip gelişen , geliştikçe sevdiğine doğru eğilip dallarıyla sevdiğine salına salına dokunup saran, nehiri yemyeşil rengiyle süsleyen salkım söğüt ve bu birlikteliğin tadını çıkaran nehir ve salkım söğütleri teğet geçerek uçan cennet kuşları kırlangıçlar, seninle cennetteyim diyor şaire. nehirsiz salkım söğüt susuz , salkım söğütsüz nehir çıplak ve yalnız. Müthiş bir kompozisyon harika bir anlatım. Böyle güzel düşünen yüreği, sevginin verdiği cesaretle yazan elleri , ortaya çıkan eseri ve çok değerli şaire Naime öğretmenimi En kalbi duygularımla tebrik ediyor bu güzel eseri sayfama alıyorum.

    Cevap Yaz
  • Mahmut Ünsal
    Mahmut Ünsal 21.11.2015 - 20:42

    Naime Hanımefendi. Kardeşim.
    Ben sizin şiirlerinizi çok çok beyeniyorum.Sizin şiir diliniz ve üslubunuzun albenisi mükemmel.Şiirlerinize farklı bir lezzet veriyor.Şiirin melodisinin akışına kapılıp gidiyor insan.Bu o fevkalade şiirlerinizden birisi.Sizi tebrik ediyorum.Saygı selam ve muhabbetlerimle,Sayfama alıyorum.

    Cevap Yaz
  • Fatih Ataşçi
    Fatih Ataşçi 21.11.2015 - 20:40

    Değerli şairin baharında kışında, düşlerinde, gülüşlerinde sen diyerek sevdiğini her şeyde görüyor. Şiirinizi ve sizi kutlarım efendim.

    Cevap Yaz

Bu şiir ile ilgili 125 tane yorum bulunmakta