Demir işledikçe ışıldar,
Şarap yıllandıkça lezzetlenirmiş.
Pöh!
Siz iyisi mi,
Bunu bir de fahişelere sorun.
Ağla gözüm, ağla! Açılırsın belki,
Boşa geçmiş maziyi anarak ağla.
Hatırada kalan resimlere bir bak,
Çürüyen gençliğine yanarak ağla.
Çocukluk merdivendi, her yaş basamak,
Elimde bir kızıl karanfil vardı
“Kimi öldürdün, nedir o kan” dediler.
Yolum gitti bir vahaya uzandı,
“Seraptır o, sen öyle san” dediler.
Bir yere bakıyorum bir havaya,
Alın yazım, kaderim,
Kiraz dudaklım, yarim!
Yürüdükçe sen,
Yollar dile gelir.
Konuştukça sen,
Sözler ele gelir.
Ben bu meydana Ortasya'dan gelmişim,
Tapusunu kanla aldım Anadolu'nun.
Peygamberin çağırdığı coşkun selmişim,
Mayasını aşkla çaldım Anadolu'nun.
Kılıcını kuşandım sahabe Halid'in,
Seni sevdiğimi sana,
Söylesem ne yazar.
Söylemesem ne kaçar.
Sen biliyorsun,
Ben seviyorum.
Bildiğini tekrar söylemek;
Bana karşı sevgin yok mu?
Yoksa ettiğin naz mı?
Şu ikisini karıştırmasan...
Olmaz mı?
Ah, ölüm; Sonsuzluk sofrasında en son aşım.
Neredesin Azrail? Benim sevgili yoldaşım.
Karabasan sanırlar seni, oysa ne hoşsun.
Tadını bilmeyen ölümün, hayata koşsun
Bana boykot diyen dilber,
Her şeyin USA değil mi?
Boykot yazısı yazdığın,?
İşlemcin USA değil mi
Lipton çayı yudumlarsın
Kırmızısı sadece şehit kanından değil;
Vatanıma göz diken leşlerin de kanı var.
Ey dost olan, gel bu bayrağın önünde eğil.
Kafasını dikenin bir sıkımlık canı var.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!