Dosta ermek için çıktım Sivas’tan,
Son durağım oldu güzel Elbistan,
Kimler ayrı kalmak ister ki dosttan,
Güler yüzle candan bakışı yeter…
Yaradana yönelip yalvarırım her gece
Çözümlensin bu esrar, yeterli bu bilmece.
Sığmaz oldu insanlar, şu koskoca dünyaya
Birer birer göç edip gidiyorlar uzaya.
Bir meclise girip, selamın verip
Bir bağdaş kur hele dizlerin kırıp
Bir terane tuttur teline vurup
El bilmezse halimizden tel anlar..
Anlat hele yareninden yarinden
Hafızamı kurutur, beynimde zonklar fikir
Bataklıktayım sanki her gün kir üstüne kir.
Kaf dağıyım içim boş, zevken muallaktayım,
Halimi sorma bana her gün ağlamaktayım..
BAŞKA
Yılların ardından dönüp baktım da
Sıla bir başkaymış, gurbet bir başka.
Deli-dolu deryalara aktım da
Vuslat bir başkaymış, hasret bir başka.
Böyle mi geçecek bir bayram daha
Kucaklaşmadan uzaktan uzağa,
Ayrılmazken bir akşamdan sabaha
Bir inat uğruna düştük tuzağa…
İki tende bir can idik seninle
Ülkü bende, vatan bende, yurt bende,
Toplum bende, aile bende, fert bende,
Hüzün bende, sevinç bende, dert bende,
Ben bir öğretmenim, bende arkadaş…
Bebeklerin rüyalarda uykusu,
Beynim bir cenk alanı, verilen her ahkamın
Çırpınıp duruyorum altında kainatın
Çatlayacak kabuğum, çıkacağım elbette
Çünkü yolculuk var ezelden al ebede..
Nedir ki senin hayat dediğin,
Hafif bir uykudan uyanmamaktır.
Nemrut öfkesiyle kul İbrahim’in
Kor ateş içinde hiç yanmamaktır…
Hikmet-i Hüda’dan sual olunmaz,
Sır yaratmış nice sırlar içinde.
Dünya ve ah(i) rette eşi bulunmaz,
Bir yaratmış nice birler içinde…
Çağlayıp ta coşan fakat akmayan(*)
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!