Bu üçüncü mektup Ankaralı,
Artık cevabını göndersen derim.
Verdiğin sözleri sakın unutma,
Hatırlatır sonra birisi derim.
Ankara’dan haber dedik yaz gönder,
Yürü, mola verme yürü yol uzun,
Senin yatman değil çalışman gerek.
Üç yüzyıllık uyku bitsin bir anda,
Verdiğin boşluğu kapatman gerek.
Besmele çek koyul işe şevk ile,
Bileklerim yara oldu,
Acısı ta içerimde.
Zincirlenmek kader oldu,
Alışmak zor kelepçeye.
Ezik büzük iki büklüm,
İpsiz Haydar
Gerçek kayıp sayenizde
Nur kalmamış yüzünüzde
Doğru yoktur sözünüzde
İpsiz Haydar, çulsuz İdris
Şu yüce dağların zirvelerinde,
Tavşan tavşan gibi yaşar,
Arkasında şelaleli ırmaklar,
Birleşir deleler denize akar.
Ben de dağlar gibi imanın,
Durda öyle git
Madem gidiyorsun dönüşü yoksa,
Alnıma bir buse koyda öyle git.
Benim kaderim bu, çaresi yoksa,
Bir gece misafir olda öyle git.
Bahar geldiğinde çiçek açışı,
Aklıma düşürür hep seni seni.
Bülbülün bağında güle bakışı,
Aklıma düşürür hep seni seni
Dalın yeşillenip meyve doluşu,
(Dört ayaklı eşeklerden özür dilerim)
Eskiden patika yolda yürürdü,
Şimdi asfaltlara çıktı eşekler,
Önceleri sırtındaki çul idi,
Şimdi ipekleri giymiş eşekler.
Beyaz taneler düşer, kara toprak aklanır,
Ayazı nefes keser, çatı, saçak buzlanır.
Düşe kalka yol alır, paçaları ıslanır,
Yokuştur onun yolu, düz yollardan sakınır.
Üşümüştür elleri, ayakları buz tutmuş,
Gönlümüzde açan çiçek,
Ömrün uzun olsun kızım.
Küçük yavrum büyüyecek,
Çiçek gibi kok sen kızım.
Ellerini yumup ağlar,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!