İçimizde bir gurbet sancısı
Saçımıza ak,yüzümüzde belirdi çizgisi
Bir türkü söyle,salih dağısın başımız
Şu istanbul sevdası çıksın başımızdan
Yetim koyduklarımız
Hille yaptıklarımız
Tokat attıklarımız
Yetimlerin hakkını,kurtlar masasına meze yaptık
İstanbulu sinamalarda
Cüneyt arkının filimlerinde sevmiştim
Şu deli istanbulu,
Neyini unuttum salih sen söyle
İstanbul sevdası bir kazandı,çekti bizi içine
Yutulduk mu yoksa salih
Vay salih vay
Bir parça ekmek,biraz zeytin,dünden kalma bal
Tozlu kırık aynaya,ayağı kırık karyola
Kapısı kırık odaya
Kimlere hesap vermedin ki salihim
Durulup oturma zamanı değil
İçimize derin kamçılarla açılan yara
Sonrada kurumuş bir ırmağın,çorak kollarına düştük
Hatırlar mısın,sivastan malatyaya kaçak atlardık trene
Tokat yerdik,temizlik yaptık
Trene kaçak binmenin bedeli,çocuktuk o zamanlar
Şimdi yolculuk zamanı,kapı açılır yüzümüze
Son kez uzayan bir alevdir önümüzde duran
Unutmaya çalışılan eski anılardır,tozlanacak olan
Gece eski bir kumaşla örter düşleri,
Bütün mumları yok etme zamanıdır
Günler yağmur alacasını giyindi
Bulutlar indiler yere birer birer
Sabahlar düşlerimiz kadar kısa
Akşamlar ömrümüzün garipsi yüzü
İşte demiştim sana salih,bu akşamlarda vurulmuşuz
Unuttu gülmeyi nicedir yüzlerimiz
Şimdi tam sılaya dönme zamanı
Beş parasız cepler,perişan
Umut istanbul olmadı
Çamur taşlı yollarmış
Yürü be salihim
Zaman tam bizim olmuş,,,,,,,
Kayıt Tarihi : 14.1.2010 11:02:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Saygılarımızla
.
İnsan, sevdiğinden uzaksa gurbet,
Şeytan-ı laine uyma ha sabret,
Konup göçenlerden alınca ibret,
Dünya bize gurbet oldu gardaşım.
TÜM YORUMLAR (7)