İstemediği savaşa gönülsüz giden askerler gibi
Bu sabah yine gönülsüz uyandım uykudan
Değil işe gitmek
Yataktan çıkmayı bile istemedi canım
Perdenin arasından sızan güneş, ellerin gibi okşarken yüzümü
Kallavi bir of ulan of çekip
Yine yastığa yorgana sarıldım
Daha Afyonum patlamadan
Duvardan sökülen paslı bir çivi gibi çıktım yataktan
Uyku sersemiyim
Namludan gönülsüz çıkmış bir mermi gibiyim
Günlerden galiba Salı
Sofrayı hayalinle donatıp
Masada iki bardak çayla yine bir başıma kahvaltı yaptım
Yine Rakı içer gibi içtim tavşan kanı çayımı
Yine ağzımda paslı bir teneke tadı
Yok… Yok… Bu böyle olmaz
Bu Salı bozacağım bu düzeni
Bu Salı Salı sallanacak
Zaman duracak
Bayrak açıp teslim olmayacağım artık sensizliğe
Sensizlik denen o ateşten gömleği
Bu Salı giymeyeceğim
Bu Salı biz konuşulacağız bu şehrin bütün sokaklarında
İşte yazıyorum gök kubbe şahit olsun
Teninin ıssız koyaklarında ya döke saça yağmalayacağım aşkı
Ya da…
Şehrin bütün billboardlarına kendi kanımla senin adını yazıp
Dünya denen bu sürgün ülkeden
Bu Salı sessizce göç edeceğim
Çarşamba sabahı
Gazeteler de o kanlı resmimi görünce
Şu cümle dökülecek o köfte dudaklarından
-Ayy ne kadar şiirsel…
Kayıt Tarihi : 2.12.2024 16:51:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!