Meşhur hikayedir, yazalım onu,
Saksağan bir türlü beğenmezmiş soyunu,
Hep imrenirmiş bülbülün ötüşüne,
Kekliğin sekişi mest edermiş onu!
Düşünmüş kendince, hesaplar yapmış,
'Ben de böyle öterim, bunda ne varmış,
Hem şu kekliğin sekişi çok kolay olsa gerek,
Bende böyle zıplarım, bak ne kolaymış.'
Böyle başlamış özenti, sonu gelmeyen taklit,
Ha oldu olacak, iki ileri, bir geri gelgit!
Kendine verilen Lütf-u İlahiye ederken muhalefet,
Unutmuş ötüşünü, yürüyüşü olmuş felaket! ! !
Şimdi bakın saksağana, ötemez bir türlü,
'Çak, çaak, çakak' gibi tıslak bir gürültü.
Sekmek şöyle dursun, zıplamaya çalışır,
Çok madara bir durumdur yürüyüşü! ! !
Unutursan sen nereden gelip nereye gittiğini,
Böyle sorar durursun, kendine kimliğini!
İnsan yiğitçe söylemeli hak bildiğini,
Söylemezsen doğruyu, öğretirler istemediğini.
Beğenmezsen kendini, soyunu, sülaleni,
Başkalarına özenip kaybedersin benliğini,
Onlar gibi olamaz, kendinide unutursun,
Gün olur bakarsın, SAKSAĞAN olmuşsun!
Kayıt Tarihi : 27.5.2011 01:58:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!