Saksafondan Çıkan Akort Sesleri

Boğulduğum sularda en dibinden kestim tırnaklarımı
Bu kan parmaklarımın ucundan ince damlalar halinde
Düşüyor mahzenlere.

Fırlattığım zarlarda
Mini minicik çokça delikler

Biri yek
Öteki tek

İkisi de tek tip
Cansız
Kavgasız
Kaygısız

İki ayrı noktadalar
Yani kendi fildişi kulelerindeler

Nedendir bilinmez ama onlar
Sapla samanı birbirine karıştırarak asılmazlar yaşama
Sevimliler.

Dekolte akşamların doğurganlığında başlayan ve
Tenzilatla satışa sunulan ara mallara uzanan üşengeç ellere benzerler

Yek’i de tek’i de öteye fırlatan
Onlardır.

Görürüm tırnakları ince ve uzun
Görürüm tırnakları ince ve mor

O az, bilinen nişadır artığı kuyruk
Bir söngeye bulaşmak için bozulmuş üç beş desteden erkenden
Firar eden ince ip cambazlarından biri gibidir

Biraz o dala konar
Biraz bu/dala

Tünek yerleri börtü böcek olunca
Anlaşılır mı hiç buğday karasına benzeyen incecik ten

Nerden bilebilirim ki ben

Orta yerde kocaman bir mukavva kutu
Yanı başında ince jelatine sarılmış al karısı durur.

Açtırma kutuyu.
Söyletme kötüyü

İşim bu değil ki…

Aynı olmak,aynı olmamanın
Ve belki de kendine ulaşamamanın
Doğru tanısıymış

Çekülleri sarkıtmaya kalktığımda
Ellerimin titremesi demek ki bundanmış

Yani
Üzerinde inciler sıralı ucu demirli ipin
Er ya da geç ama mutlaka
Bir o yana bir bu yana salınışından
Ne anlarsan anla işte

Yenilenebilsem kanatmayacağım tırnaklarımı
Tüm mahzenleri boşaltmaya gelecek sonra da sıra

Nişadır gibi inceden inceye akacak bir kösnüllük için
Yanaşma şiirlerim olmayacak

Boğulduğum sularda en dibinde
Remil atmaya direnen zamanların tortusu
Mutlak öyledir

Ey belagat
Böyle yazıldığına bakma bu şiirin sen
Daha ince ve ar damarını çatlatmayan şiirler yazılabilir değil mi?
İstersen...