Cemreler düşmüş,düş kanyonlarına,ıssızlığın ıslığı beni sana götürür.Bilinmezliğin en bilinmez mutlarında yüzerim, kaybolurum,kayıplarında. Sahi senin asıl beninde bir ben var mı?
Alışkanlığım olmuş bir sevme fosilinde aylar geçti hala sen diyorsam nedeni acep ne düşündün mü? Turuncu bir çiçek kıskanır gülüşlerini, aklarım seni tanınmaz hislerimde.Hüsranlarımla, hazırlarım arasında hazır bir umut sunarım,susarım sunaklarında seni içerken.
Çiğnerdin yaşanmış acıların ceninlerini, hatalar büyümeden gitmeleri öldürürdün.Oysa hayat gitmek kadar öylesine edilen bir çocuk kakası değil gülüm.
Beklemenin ocağında aşk kaynar, gelişlerin kıblesinde iki rekat namaz kılardı ali cenap ruhumuz. Güneş sessizce terk ederdi adım attığın her yeri; oysa seninle üstünde güneş batmayan huzur imparatorluğu kurmuştum.Kurların belirlerdi mutluluk borsamızın günlük seanslarını
Yüreğimizin ısısı ,sevgimizin jeotermal enerjisi doğal olana doğru yerli kumrular beslerdi. Biz seninle kumru olmuştuk,hayatla kumar oynayarak.
Gecenin kayıpları okunurken minarelerden,gitmeler ibadetine giderdi.
Ar perdesi yarin tül perdelerinde kapanır, usulca sokulurduk dertsizliğin magmasına.Sıcaktan daha sıcaklara kavi anlar olurduk.
Gün ağlar; ciğer kanar, anların paklarla yamalı denizlerine tertemiz ağlarımızı ağlayışlarınla atardık.Beklerdim son damlanın dinmesini,kapın kapatırdın, gözyaşı güzeli olmak kolay değildi. Güzyaşı güzeli seçilmiştin bir kere tacını ben kırmadım, acılarını ben kırdım.
Ütopyamda, bütün renklerin izdüşümlerinde güzelliğinin güz kısmı yansır başlar güz mevsimim ki bitmeyecek böyle giderse.
Sesinin billur nağmeler çeşnisine çeşme olur, beni senden söyler.
- Ah bir de ol gülüşler akarken huzur pınarından, mutluluk testim bir türlü dolmazdı.Şimdi ise testim kırıldı,yapıştırdım, gülücük ırmaklarında doldurdum,güzeller güzelinden kahkalar bile işittim.
Hatta gülücüklerle yetinmeyip senin öptüğün dudak uçlarımda ıslansı oyunlar da oynadılar; ama testim dolmadı,dolsa da kırıklardan sızdı can gülüm.
-Yedi düvelde restinin resim sergisi açılmış, her yazım ağıt gibi okunuyor,güneşler batırdım sözlerinle, ay suskunluğuna utanır, bükülmez bir demirin pasında yaslarını artırarak kayıpsızlığın deşifre olmuş yetim olma.
-Sen yetimsin,sen betimsin,sen etimsin, sen bitmezimsin,sen saklımdadısın.
Kalışlarının ovalarında yetişen benzer çiçeklerden mahsuller yedim.
asırlar geçse can gülüm sanki bitmez isimsiz,sonsuz sevgin.
Kayıpların bir anlık raksını izlerken oğul bekleyişlerinde aşk çiçekleri arasında arıların oğul verdi.Gayrı bahardır,gayrı hardır her yanım.Ağlarla,acılarla, boşluklarla donatılı yaşam sofamızda hüzün
İyonyalu bir fahişedir.Verişlerini gotik viranlarda, idanın saklılarında,Sarıkızın eteğinde gizil olarak yaşar.
Eskimiş avdalar üstüne öyküsel bitimlikle yaşanmaz zaten, yankımız gizlenirdi dağlarda,ovalarda,dalgalarda,yeni açılımlarda.
Şimdi sen içimin algılarını aralayarak, aranan kanı bulmanın helecanında dünyama can gülü olmaya hazırlan.Çık sokağa beni bekle bir yerde, rastlarım sana elbet.Ben sokakta hep sana benzeyen güzellere bakıyorum,belki sensin,belki bakarsın diye.
Suskularını karalayarak,acılarını mumyalarak inatlarındaki Firavunları öldürerek,ahlarındaki kuleleri yıkarak,dahası sen olarak gelmelisin hazanlarla,gönlü sazanlarla dolu bekleyiş okyanusuma.
Ruhumdaki dalgalara,aleve dönüp bedenini, gelgitlere dayayarak özünü dinle ak yüreklim.
Sensizliğin dilini kullanarak, gelmenin gizlilerine sarılarak, sarıl bana…
Huyların iksirlerini duaların sarınıcında paklayarak,aklanmış bir özlemin güneş arası,yıldız sonrası,ay tutulmaları arası yeniden tutuluşlarımıza manidar bir son olmak gerek.
Göğsümdeki senli çarpıntılar durulunca yaralarım kabuk bağlayınca bu aşk adamının sana söyleyecek çok sözü,senli olacak çok özü var unutma can gülüm.
Kayıt Tarihi : 30.8.2009 00:02:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!