Ciddiyet, bulunulan yeri ya da zamanı ölçmekten ziyade; daha çok, kişinin, bulunduğu çevrenin nabzını yoklayış tarzıyla yakından ilgilidir bence …
Çocukları ciddi yapmayın, sadece onları kendi haline bırakın! Göreceksiniz, sigara içmeyecekler …
Akın Akça (29 ağustos 2004 Pazar)
---
“bir kadın olarak diyorum ki...
geçmişten geleceğe bakmak...ileriyi önceden tanımaktır...
söz ve yürek özgürlüğümüzdür bizi bilinçli kılan...”
….. Sn. Ümran Demircan’ın ‘Din’ adlı şiirime yazdığı yorumdan bir kesit …
-
I. DAHA ÇOK ÖYLE
A. SAKLIKENT GÜNCELERİ
“Kent güncelerinde saklı bulunan”a,
“Güney'in iç ısıtan meltemi”nden armağan edilen
Bir sancak var, çirkinlikleri görmek istemeyen;
Saf! ve hatta doğal! ve hatta arı! ve katışıksız …
Ekmeği bölen; ıslatıp onu, onu kuşa veren;
Kurda, donan! Marketten aldığı ciğer onun:
Şaşkınlıkla kendi ciğerini atıveren
Kediye: Haklıydı; ne bu olanlar? Çevrede
Somurtkanlar çok!
Değişik biri vardı orada
Güldükçe yüreği, yüzü gülümseyen
(Bilmeden kızdırdıkları için, kızdırdığınca düşünebilen
Ve sonra, kızdırdığını, arayıp soran: VEFA *
: Hiç de farklı değil, bir MUCİZE’den)
Ve kederlenebilen, somurttukça:
Doğaldı tamamen!
Ölçülü; ama bundan çok daha fazlacasına
Sevgi dolu yüreği, fakat dedim ya -ince bir şüphe
İyi olması için insanların -Dengeli mi, dengeli:
Saklıkent otobüsüne bindi, fal, falcıya baktırdı -
Falcı Balık burcuna baktı, o ise, ayrıyeten
Akrep’e ve Koç’a da fal çıkarttırdı!
Ve papatya falı baktırmayı da ihmal etmedi!
Ve kırılgan, nazik iç yapısını
Bilen Nergis çiçeğinin!
Astrolog balıklar için, uçabilen.-
Farelerse, kavalcıya baktı, kavalcının kişiliğini ise,
Koşuşturan, sürü-farelerin tavırlarında;
Falcının yanında korkuluk gibi duran
Bir somurtkan deneyimledi:
Sen, değil:
Duydun değil mi, sen hiç üzülme!
-Ağzındaki baklayı çıkartmıştı. Baklagiller yöresinde,
Güneyin Balıkgil bölgesinin …Fasülye falı …Saklıkent’e gitti
(Falcı da zaten oradaydı, yani gitmişti, ne bulacağını bilerek;
Yani, bilerek, hep mutlu oldu) Ağaçlara sakladı kendini.
Bu kent, onu sakladı; o ise, bir köy sakladı
Kendinde:
Böylesi ama daha zor olanıydı -
Doğayı kendinde sakladı
-Büyüttü, doğayı kendinde;
İşte, o bunu yaptı.
*
B. ANKARA İÇİ BİR KÖY’DEN SAKLIKENT’E İLK AĞIZDAN SESLENİŞ
İstediğim o kadar çok şey var ki.
Ama, ifade edebilmenin ötesinde;
Bunların gerçekleşmesi isteği
Büyük kuvvet, çok daha.
Çünkü bunu yoğun yaşıyorum -
Seviyorum, yaşam arzulayanı
-Ve evet, beni şekillendirenlere
Yürekçe, tüneller açıyorum.
En büyük arzum, yakınlaşmak:
(Çıkarsamak, hep hissettiğince -
Hissettirdiğince mutlu olarak
: Düşünse, keşke herkez;
Ama ne mutlu ki, bana …
Mutlu kalın Müslümanımız,
Kalın mutlu, Hristiyanınız:
Olun huzurlu, dünya insanımız!)
Teşekkür ediyorum hepinize …
II. HEMEN HEPSİ BÖYLE
“Sabahçacık kahvaltı edip dut ağacına gittim:
Çocuklar gördüm, gülmeyen;
Büyüklükleri onlara, ciddiyet olarak öğretilen:
Ama, dur! Ben, nereye gelmiştim? ”
Biraz uzaklara gitmişim, ancak çakıltaşı kesem yanımda.
Dalyan’da, Tekne ile atladık sazlıkların
Arasından Köyceğiz Gölü’nde
Ve güzelliğimize güzellik: Ver elini çamur banyosu!
Haydi, gölde ilerlemeye devam:
Ve işte, Kaunos Kaya Mezarları!
Öğle emeği molası kısa sürdü:
Aceleyle görmeye koştuk, görmeye,
Karetta Karetta Kaplumbağaları’nı:
İztuzu Plajı’nda bir tatlı akşamüstü;
“Neden tuzla bağdaştırılmış ki buranın adı? ”
Akdeniz ile Köyceğiz Gölü’nü birleştiren noktadır burası!
Bir mola daha, ama bu defa yüzme:
Yüzmek için durduk
-Hem deniz ve göl hem- olan bu mevkide.
Büyünün bile artısı var, böyle
Bir ‘uzlaşmış karmaşada, ilkin kendi içinde! ’
Ama, ne doğa! şapkalar fora!
Mayolarımızı bile ‘Arı Maya’ kuruttu,
Fön makinesı ile, kabinlerin içinde
Zıplaya zıplaya, sevinçle, çiçekler üstünde!
…
Ve kaRaköy oradaydı, terk edilmiş
(Olan) Kayaköy: Tekrar uygarlığa dönmüştük:
İnsanların yeşerttiği betonarme isimli
Bir insan yapısı olan Fethiye’nin ardında gölgelenen,
Hanüz (artık) yaşayanı kalmamış eski bir
‘Kendine çapraşık-dikit’: Kayaköy!
Haydi;
Artık gelsin, otel (!) gelsin artık, akşam yemeği (!)
Ama, dur!
Güneş tekrar doğunca
Başka başka yerlerde almaya başladık
Aynı soluğu, tekrar!
Ölü Deniz-Mavi Lagün
Ve sonunda varılan, Saklıkent:
KİLOMETRELERCE YOL YÜRÜDÜK,
BUZ GİBİ, DİRİ, SOĞUK SUYUN İÇİNDE! !
Ve bayrağımızı dikerkendi
‘Eşen Çayı’ kenarlarına ulaştık! ! !
III. TAMAMI BÖYLE
Gözler, bakan sana; ‘dut ağacı-
Altı-tavı- gölgeliği’nde ha? Aynı sorun bende!
Sorun ise eğer, bu da bende:
O gözler, okey oynuyorlar!
Bu tarafta …
: Bir yanda BUZ GİBİ SU,
Onları gördüm, sair!
*
Diğer yanda, Hint Tanrısı Atman’ı gördüm;
Budha’nın, dibi üzeri bağdaş kurduğu
O ‘dört yol-dev-ağacı’nın:
Atman, yarattığı ve Budha; kendisini geçen
Bir öngörü ile bu yaratıcı, mücadele etmiş
Ve oku, dönüp dolaşan ve doğru
yönü keşif eden- kutsal ağacın dibi-başı
-Budha’ya işlememişti!
Aynı yerde Poseidon da oradaydı,
Dalgalı saçlarını dingin suya yatırmış;
Öylesine huzurlu, bekliyordu …
Ama, neyi? Çok garipti!
Ve Eros ile
Atina’lı Solon ve Krinthos’lu Periandros
Lesbos’lu Pittakos
Ve düşen uzuv, açık denize;
Gaia kesmişti, kesilen Uranos
Ve Afrodit oluşan köpüklerden:
Haydi artık, Sanayi-kukuletalı-tanrısı;
Sıra sende!
-
“adamın biri yutturmuş...
güzel insan yoktuuuuuuuur...
özel insan yoktuuuuuuur... “
….. Sn. Ümran demircan’ın ‘Dolaşırım Pazar yerinde’ şiirinden üç dize …
Başlıbaşına, özel bir insansın sevgili Ümran… Sen her zaman mutlu ve sağlıklı ol e mi! ! …
-
açıklamalar:
Ümran demircan can dostun Saklıkent tatiline yönelik bir gönderme
özel türetilen: dut ağacı-altı-tavı-gölgeliği (Bu deyişi, Ümran Demircan’ın ‘Sus’ adlı şiirindeki bir dip nottan yorumlayarak türettim)
1. Mucize ablamız, vefa duygusunun öneminden bahsetmişti. Kendisine buradan teşekkürler
2. Kent güncelerinde saklı bulunan'a,
Güney'in iç ısıtan melteminden armağan edilen
Bu kısmı başlık olarak düşünmeme rağmen sonradan, şiirin gelişiminde, buradan bir kıta çıktı.
3. Çift tırnak’ içindekiler, Sn. Ümran Demircan’dan
4. Şiirin son kıtasında geçen karakterler, genellikle Ümran’ın ‘Hiçlik’ şiirinde geçen tanrılardır.
5. İkinci bölüm için yararlandığım kaynak:
FETHİYE - DALYAN - SAKLIKENT
GEZİLECEK YERLER: Fethiye, Saklıkent, Kayaköy, Ölüdeniz, Dalyan, Köyceğiz Gölü, İztuzu Plajı, Kaunos Antik Kenti
TUR PROGRAMI
1.GÜN: 07:00 Karşıyaka Acenta, 07:20 Lozan, 07:40 Mithatpaşa Acenta, 07:50 Üçyol'dan siz değerli konuklarımızı alarak turumuza başlıyoruz.
İlk olarak Muğla, Gökova yolunu takip ederek Dalyan'a varıyoruz. Burada bizi bekleyen teknemize binerek Köyceğiz Gölü'nde sazlıkların arasından tekne ile geçerek ilk durağımız olan ünlü Çamur Banyosuna gidiyoruz. Yerli ve yabancı Dalyan'a gelen tüm turistlerin uğramadan gitmedikleri bu yerde sizlerde çamur banyosuna girerek güzelliğinize güzellik katıyorsunuz. Çamur banyosunun ardından tekrar teknemize binerek gölde ilerliyor ve Kaunos Kaya Mezarları'na teknemizden bakıp bu tarihi güzelliğin bol bol fotoğrafını çekiyoruz. Bu sırada rehberimizden Kaya mezarlarının tarihini ve önemini öğreniyoruz. Bu fotoğraf molamızın ardından göl kenarındaki muhteşem manzaraya sahip restorantımızda öğle yemeğimizi alıyoruz. Öğle yemeği molamızın ardından tekrar teknemize binerek Karetta Karetta Kaplumbağalarının yumurtalarını bıraktığı İztuzu Plajına gidiyoruz. Köyceğiz Gölü ile Akdeniz'in birleştiği bu plajda hem gölde hem denizde yüzme imkanı bulacaksınız. Buradaki yüzme molamızın ardından tekneye binerek bizi bekleyen otobüsümüzün yanına gidiyoruz. Aracımıza binerek Fethiye'ye doğru haraket ediyoruz. Fethiye'ye vardığımızda ilk olarak terkedilmiş bir yerleşim yeri olan Kayaköy'ü ziyaret ediyoruz. Bu gezimizi bitirdikten sonra otelimize gidip yerleşiyoruz. Konaklama ve akşam yemeği otelde.
2.GÜN: Sabah kahvaltımızın ardından otelden ayrılıyor ve bugünki gezimize başlıyoruz. İlk olarak Ölü Deniz olarak bilinen Mavi Lagün'e gidiyoruz. Ölü Deniz gezimizin ardından tekrar yola çıkarak Saklıkent'e gidiyoruz. Bir doğa harikası olan bu kanyonda buz gibi suyun içerisinde ilerleyerek kilometrelerce uzunluğundaki bu kanyonda yapacağımız yürüyüş bizi oldukça eğlendirecektir. Öğle yemeğimizi de Saklıkent'te Eşen Çayı kenarındaki restorantımızda alıyoruz. Bu güzel gezimizin ardından yola çıkıyor ve İzmir'e doğru haraket ediyoruz. Yolda Ortaklarda vereceğimiz molamızın ardından akşam saatlerinde İzmir'e varıyor ve bir sonraki ÖNTUR TURİZM seyahatinde buluşmak üzere vedalaşıyoruz.
Not: Rehberimiz gerekli gördüğü takdirde, programda (hava, yol, zaman ve ören yerlerinini doluluğu gibi durumlarda) değişiklik yapabilir. Acentamız tur sırasında olabilecek gecikme, iptal veya ekstra konaklamalardan sorumlu tutulmaz
http://www.geziland.com/fethiye_dalyan_saklikent.htm
***
sıcağı sıcağına :) mutlu sabahlar tüm şiir dostlarına
Kayıt Tarihi : 29.8.2004 09:46:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Akın Akça](https://www.antoloji.com/i/siir/2004/08/29/saklikent-gunceleri.jpg)
Her tarafında bu İnsanlar diyarının
w.blake (masumluk kehanetleri)
sevgili arkadaşım!
sen ne güzel bir insan, ne tatlı bir dost'sun...
her zaman söylerim...
umutsuzluk,onları benimseyenlere çabuk gelir...
sevgiden kuşku duyanlara küser sevgiler...
dost olmayi ,gönülden istemeyenler
AKIN AKÇA gibi ...
herkese dost; sevgiye dost,duygulara dost,evrene dost ,her şeye dost çok özel bir dostun ne kadar yakınlarında olduğunu göremezler...
pazar sabahı armağanı değil bu yazdıkların...
bu yazdıkların...
1 Eylül...Dünya Barış Günü'ne bir armağan...
dostlarımızın duyguları kadar değerli bir armağan var mı?...
Seni seviyorum arkadaşım...
güzel dostum benim...
var olasın.!
antolojinin en şanslı kişisi benim!..
çünkü beni anlayan...seven ve abartı da olsa çok onurlandıran bir dostum var...
teşekkür ediyorum...
bunları özele yazmak istemedim...
bunları okumalı dostlarımız...
yargılar ve övgüler göreceli ama....dostluk, inananların vazgeçilmezi...
dostum yok demeyelim hiç...
dost her zaman, bir yerlerden çıkar gelir...
önemli olan...bilincine varmak ve ...
her yerde, her zaman...seninleyim diyebilmekte...
teşekkürler arkadaşım...
Saklıkent güncelerine gelince....
her şiirinde olduğu gibi satır aralarını dikkatlice okumak gerekir...
sıcağı sıcağına...güzel yurdumuzun eşsiz doğasını gezerken anlatmaya çalıştıklarını gözlerimizin ardında canlandırmak çok keyifli...
harikasın ve tebrikler arkadaşım...
Anekdotlar da güzeldi...
Tebrikler...
TÜM YORUMLAR (5)