Saklı Kentin Saklı Aşkı Bizdik… Deneme 1

Mustafa Yılmaz 4
765

ŞİİR


17

TAKİPÇİ

Saklı Kentin Saklı Aşkı Bizdik… Deneme 1

Belalım…
Gözyaşlarım içine sinmiş…
Gözyaşların içimde saklı…
Saklı yaşamımın saklı yasaklısı…

Saklı kentimin saklısı…

İçin yüreğimde gizli…

Biz aşkın yüreğine yapışarak yaşardık…

Sevdik bin kez öldük sanki…
Bir kez sevdik, bin kez öldük sanki…

Sevmekle ikiz yüreğimizi acıya soktuk sanki…
Sevgi uğruna çekilen acıları, bin kez daha yüreğimize yapıştırdık…
Hâlâ ağlayabiliyorsam senin için…
Hâlâ ağlıyorsan benim için…
Bu
hayatın dışına çıkmış yüreğin içine yapışmış bir tutku bu artık…
ve dönülmez bir yürüyüş olduğunu hissedip var gücümüzle içimize belki de hayatımızın sonuna kadar hep içimizde ağlayacağız…
Binlerce soru çıkacak hafızamızdan… En önemli soru niçin ben hâlâ senin içinde ağlıyorum veya ağlamalarımız neden birleşiyor gibi feryatlar dökülecek saçak altlarındaki benliklerimizden…
Var gücümüzle bir unutabilsem bir kez dahi olsa bir gün bile olsa unutabilsem arayışları içinde geçecek saatlerimiz…

Kim olacak o anlarda yanımızda… Kimi kime benzetebileceğiz… Veya kimden gözyaşlarımızı silmesini isteyebileceğiz… Kim ben senin kaybettiklerini sana verebilirim diyebilecek… Ve kim kimin için dua edebilecek… Biliyorum geçmeyecek bu hayat papatya tarlaları arasında ama hep canımız yanacak ve sabırsız saatler oyacak beynimizi…

Oturduğumuz yerden aniden fırlamalarımız bedenimizi sarssa da donup kalamayacağız durduğumuz yerde…
Feryatlarımız kimin kulak diplerine ulaşacak da kol verecek avuçlarımıza…
Hayat zorlandıkça zorlanacak… Zorlandıkça gülüşlerimiz yok olacak… Tertemiz duygularla oluşacak yetinmelerimiz yok olacak… Neyi kime soracağız…
Neyi kimden isteyebileceğiz…
Bedenimizden çıbanlar çıksa da bu sonla zorlanacağız belki de…

Saklı kentin saklı aşkıydı bu…
Saklı kentin saklı aşkı bizdik…
Ben bu kentin avlusuna aracımla gizleniyordum…
Radyoda bir ses fırlıyordu ahenkli tınısıyla…
Ses dağılıyordu gökyüzüne doğru… Ve bir şeyleri alıp götürüyordu içimden bulutlara doğru… Harmanlıyordu içimi… Dökülen sanki durmuş bir hızdı ve bedenimi zorluyordu…
İç acılarıma yapışan sessizlikle bozulan düşüncelerim var olduğumuz günlerdeki yerimden kaçırtmak istiyordu koparırcasına aldıkları her şeyi bir yerlere çarparak dağıtıyordu benliğimi… Sanki yüreğim yerden yere çarpılıyordu… Çarpıldıkça sessiz kalışı daha da acıtıyordu onu… Kanamalarının acısı sanki tozlu yollarda kalarak tekrarlatarak dayanma gücünü zorluyordu…
Zorlanmaktı bu düşüncelere, hislerde ve acılarda…
Bir bir yok oluyordu istekler içimden kayıplıklarla cebelleşirken…
Ne dayanılmaz bir isteksizlik bu hiçbir şey yapamamak… Kendini buluş bu şarkının iç gıcırdatan sözlerinde…

Sabahı zor olan geceler kimin işine yarar ki?

Tükenen ne kadar şey varsa hepsi bir arada duruyordu… Sadece bir sıkıntıydı bu sözlerle yarış edercesine mırıldanmak… Ve anılarla dalaşmak…

Belalım…
Tam bir çıkmaza sürükleyen bir istek sözü…
Bir tek teselli vardı sanki…
Onlar da sevdikleri için öldüler…
Kimlerdi ölenler ki bilinmez…

Bir köşeye aşkları için sızanlar ve kaybolanlar…

Kaç kaybolmayan var bu girdapta…
Kaç kaybolan aşk var bu çıkmazda…
Ve kaç kaybolan seven var bu saklı kentte…
Kaç saklı kent sevgisi var sivrilip de ucu kesilen…
Ve müzik eşliğinde kaç kişi kaybolmadı bizim gibi…
Kaç kişi anılmadı bir birlerinde bu müzikle…
Unutulmaz acı gerçekleri bunlar…
Durmayasıya devinim yapan…
Belki bir sarhoş yürüyüşü bu salınımlardaki sevgi…
Bu bensem, bu sensen neden hâlâ dik kalamıyoruz… Aslında belki de kalmak istemiyoruz…

Bedenlerimizin yarısını kaybetmiştik… Düşüncelerimiz dağıldı bu toprak kokusundan… Buruk ve ıslak toprağın kokusunu hissedince yalvarmalarımız çoğaldı sanki kendimize… Bu yaşam bir bitse diye… Bir bitse, bitse ki durulsa ruhumuz… Kim ölümü özler ki… Kim yaşamayı özler ki... Neden bu ters topa vuruş, sanki dağıtıyor beynimizi… Bu bezginlik sadece bizde mi var… Veya olmayan kaç kişi var… Kim yaşamayı sevmez ki? Veya kim yaşarken ölmek ister ki?

Bedenlerimizi derileri siyahlaştı sanki… Kör bir bakış saplanıyor sivriliği kapanmış çıban başlarına…
Kan fışkırdı bedenimizi saran derilerden… Yüzümüzden beynimize doğru fırlayan basınç gözlerimizi kısmaya zorluyordu… Bu kan sıçraması sanki sıkıntı boğazından geçişti…

Haykırmakla bitecek sandığımız sıkıntılar derilerimizden dökülüyordu ve
zorluyordu düşünceleri… Bütün hepsi bana ait mi demek istediğimde ise yanımda kimse yoktu sesime sahip çıkacak…

Haykırmakla bitmeyen bir kopuştu bu zamandan… Ve koyu bir zamansızlıktı bu hasrete, acıya uzanan yoldu sanki… Umul diyordu ki umulursan umutlanırsın…
Umut bu yolun belki de sonu…
Bir kesişme noktası belki de…

Umul ve umut…
Tam bir kesişme noktası, tam bir süzgeç, yeniden doğuşa koşan bir ala tay sanki… Ve yelesi sırtına doğru uzanan bir umut kıskacı… Yaşamdaki bir çalkantı sanki başlayan veya biten bu umuda veya umula bağlı düşünceler…
Ters bir akış bu yaşadıklarının arasında kalan hislere…

Artık gülüyordum kendi kendime…
Belki son gülüşler yapışıyor yüzüme…
Hayatın attığı tokatlarla yüzümdeki gülümsemelere bakıyorum…
Biri birinden sonra gelen can acılarıma gülümsüyorum…
Korkuyorum bir kendimden,
bir de senden gelen vuruşlardan…
Bir canın yanmasından bir de canımın yanmasından korkuyorum…
Dert bir düşünce bu…
Toprak olma gibi bir şey…
Zamanı kovalıyorum
Zamansızlıktan ürperiyorum…
Belki de bu,
hayatın bam teli…
Tiz ve gıcırtılı…
Garipçe bir cümle bu derdo, dertli gönül, O diyorum dert…
Toprak kokusunu düşündüm…
Bir de bahar kokusunu…
Işığa uçan kelebeklerin son saniye yaşamlarını düşündüm…
Işıkla yanışlarını…
Yerlere serilişlerini… Üç günlük ömrün son saliselerinin tüketişlerini…
Hareketsiz kalışlarını… Bir de kendimi…

Senden arda kalan beni ve yalnızlık çamurunu düşündüm…
Bir acı gülümseme artık çıkmayasıya yapıştı hem yüzüme hem de benliğime…

Yanan şehirleri… Yanan gemileri düşündüm… İs kokan dumanlarını genzime ulaşan kokularında aradım kendimi…
Senin yanışın geldi aklıma…

Yakmamak için beni, kendini yakışını düşündüm…

Mustafa Yılmaz 4
Kayıt Tarihi : 25.7.2009 10:02:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Adem Uysal
    Adem Uysal

    anlam anlatım ve imla kurallarına uygunluk çok güzel, kutluyorum, selam ile..... /10/

    Cevap Yaz
  • Yusuf Değirmenci
    Yusuf Değirmenci

    yana şehirlerin is kokan dumanlarının arasında araamak sevgiyi ne güzel anlatım bende sevgi ormanımı yakıp ors-da ramıştım biröşiirimde kutluyor 10 puanla saygıla mustafa bey

    Cevap Yaz
  • Hatice Türkmen Yurtseven
    Hatice Türkmen Yurtseven

    Biri birinden sonra gelen can acılarıma gülümsüyorum..... gülümsemeniz sevgiden olsun ve hiç solmasın ..yüreğinize sağlık

    Cevap Yaz
  • Gönül Ersin
    Gönül Ersin

    'Uzaklaşırken çocukluk denen saklı düşler penceremde, ben ağladım melekler ağlıyor diye, her damlada bir gül soldurdum içimde, her gülde bir isyan biçiminde, yırtılır bağrı koş, yapış yakasına almamışlıklarından dolayı hesabı, ver oyuncağımı zaman, ver oyunlarımı hayat, ya da al götür onları götürdüğün yere.'
    Kıymetli Şairim;
    Aklıma eskilerden bu dizeler geliverdi, 'Kayıp kentin yakışıklısı'şiirinden ötürü.
    Oldukça güzel bulduğum bir deneme olduğunu söyleyebilirim.
    saklı kentin saklı aşığına da oldukça uygun gördüğümdendir.
    Kutluyorum ve sevgi yüklü saygılar sunuyorum.

    Cevap Yaz
  • Ulvi Koçu
    Ulvi Koçu

    şair direnir, şair isyan eder, şair çelişkileri acığa cıkaranır... saklı kentlerin, saklı aşığıdır.... tebrikler...

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (6)

Mustafa Yılmaz 4