sırtımda yokuşlar zorlanır
saatleri kollayan bir ihtiyar gönül olsam
değişmem kullanılmış tabakları
yırtmaçlı esvaplara
burçlarını koyup yamaçlarına
günlerce kötü adamlar diyorum
içim gece
kar beyazı hüzün
gül kırmızısı aç
halepli kardeşime, yorgun
gülümsüyor gül
ne yerlisi ne köylüsü
ne şehirlisi
ne lut ne isa ne musa
ne eyyub ne yunus ne yahya
kimse kaçamaz yazgısından
dünyanın aynasına yansıyan
güzel güzel kuşlar
kurşun bakışlarıyla
aksa semalarında çığlık
dolandı durdu kentin
kekik kokulu saçlarında
hırçın dokunuşlarla içimiz
bozulan düşler
korkunç tutku ve uykulu yerinde
öyle korkulur ki,dağların rüyasından
yakılmış güneşte ruhum
ve parçalanmış ayda
yeşillenir düşler
kıpır kıpır
içimde kuşların sesi
senin kuşların
bahar bakışlım
yüreğim kuşlarla gezer
avuçlarımda taze
açlık hissiyle dua
ateşe serpilmiş gök konuşmaları
terlemiş hamurdan çocuk bedenleri
ateşli ve kımıltısız yakan içini
rüzgara bir dağcı hızıyla
bir fizik deneyimi ile yansıdı yüzüme yaşamın sade yanı
kaçak incir sofraları,asker türküleri
çarşaf serinliği örtü aydınlıkları
el fenerlerinden sıçrayan orman yangınları
bir fizik deneyimi ile başlayan nasırlı eller mantar hastalıkları
unutulmazlığı ile zeytin ağaçlarının koylarında sabahlayan ay
1.
döndüm, dünyadan bir parça kıştı
sustu şiirler
bir martı serkeşliğinde rüzgâr
kapımda solgun bir dilenci yüzü
sessiz sedasız bir geceye düşmüş kalbime
sesimde uğultusu,dağların
çoşkusu akıntılı bir ırmağın kollarında
duygu seli toz zerreciklerinden,rüzgarın
gözlerinden girdiğim kuyularına
içe kapanık
hep içten dışa doğru kapanık
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!