Bir bayram sabahıydı,
gökyüzü, eski bir mendil gibi katlanmıştı pencereye.
Sakine Nine,
göğsünde bir çınar yaprağı gibi titreyen bekleyişle
oturuyordu zamanın ucuna.
Ev,
bir zamanlar çocuk sesleriyle dolmuştu—
şimdi duvarlar,
yalnızca saat tik taklarını yankılıyor.
Her tik: “Gelmediler.”
Her tak: “Yine gelmediler.”
Kına değil artık ellerinde,
zamanın pası.
Baklava değil tepsisinde,
anıların kırıntısı.
Sarma değil tabaklarında,
dilsiz bir özür gibi sarılmış suskunluk.
Sakine Nine,
bir çiçek gibi açmıştı sabaha,
ama rüzgâr,
hep başkasının balkonuna uğruyordu.
Bir simitçi geçseydi belki,
belki bir ses olurdu,
belki bir “merhaba” düşerdi avlusuna.
Fotoğraflar albümde değil artık,
gözlerinin içindeydi.
Her göz kırpışı,
bir kareyi siler gibi.
Nergis’in gülüşü,
bir kuştu eskiden,
şimdi kafeste suskun.
Telefon çaldı.
Ses değil,
bir boşluk aktı ahizeye.
“Bayramınız kutlu olsun.”
Kutlu mu gerçekten?
Kutluysa neden bu kadar eksik?
Sakine Nine,
bir dua gibi diz çöktü yalnızlığa.
“Ben gelemem,” dedi,
“siz gelin.”
Ama kimse duymadı,
çünkü sessizlik,
en kalabalık yankıdır bazen.
Ahmet Nejat Alperen
Kayıt Tarihi : 15.9.2025 11:01:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!