Hani bir sözümüz vardı.Islak gökkuşağının altından geçecektik seninle.Toprak kokacaktı her yan.Ve her yanımızda nergis çiçekleri açacaktı ve kokularını dört bir yana saçacaktı.
Sen elimi tutacaktınve hiç konuşmayacaktın.Mühürlenecekti dillerimiz.Suskunluğumuz da sadece aşkın nağmeleri çalacaktı.Zaman sen, parmaklarınla saçlarımı okşarken kaybolacaktı.
Yağan yağmur tüm kirleri arındıracaktı ruhumuzdan.Kırılmış dallarımızda yediveren çiçekleri açacaktı.Yere düşen her damla içimizdeki nasır tutmuş yarelerimize merhem olacaktı /biz saracaktık hani sarmalayacaktık ayaz vurmuş/vurgun yemiş yüreklerimizi.
Sitemim sana değil.
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Belki de hak ettim.
Yağmurlar a eş tuttuğum sakıncalı yarim.
Hoşça kal.Ama unutma ben de seni çok sevdim.
Hüzünlü ve içli... Çok düşündüm! Şiir olarak güzel, tebrikler... 10 puan +ant. Sevgiden bir katre varsa bile...
İçimden sorasım geldi:o zaman, bu bitiriş neden?
Severse insan gönülden,sonra olur mu nefret eden! _____ Arif Tatar
harika bir çalışma okudum. okunması gereken güzel bir çalışma. kutlarım...
İlknur hanım....
Teşekkür ediyorum bu güzel paylaşım için....
Musumiyeti var genelinde duyguların....
Ağaran yanlarımızın hicranı gibi...
Bazende bir yağmur gibi çömertlik kokusu var her tarafı ayırım yapmadan ıslatan..........Saygıyla
yolların soğuk ayrımında
kutlarım
namık cem
Keskin bir yamaçta rüzgârın sesini dinleriz arada bir, ruhumuzdaki yaşam tıpırtılarını duymazdan gelerek. Her mevsim bir başka gülümser şakaklarımızda, biz alnımızdaki kader çizgilerini görmezden gelirsek...
Tebrikler.
Belki de bir gölge savaşı bu durgunluğun aydınlıkta kayboluşu gibi, gölgelerin ışık demetlerinde uçuşması gibi her şeyin boşluğunun yanına düşürürüm gözlerimi...
Seni ararım uçurum uçurum bakışlardaki kaçışlarda...
Mustafa Yılmaz
ant+10
Bu çok güzel eserinizi tekrar okumak çok güzeldi.. Feysbukdaki yorumuma ilaveten; Tekrar teşekkür ediyorum paylaşan dost-şair yüreğinize, sevgili üstadım..
Ve hep doğrulardan ve engüzel duygulardan yana çağlayan dost-şair yüreğinizi saygı ile selemlıyorum..
Sağolun.. Varolun..
hikayesinde yazdım kankim.Tuvalin leydisine. Bu şiir.Son nur undan bir hediye:)
yorumun için teşekkür ederim.Beğenmene sevindim.
Hay ben senin yazacağın şiire diye başlayacaktım nerdeyse... ödümü çıtlattın kanki... iyiki o açıklamayı yazmışsın... yahu bu kadar gerçekçi , bu kadar içten yazılırmı? tam puanımla ant kankim :))
Bu şiir ile ilgili 9 tane yorum bulunmakta