saki şaraba vur akşamın kederini
sunma bu kez
kaba ol
benim kadar kaba sığma
benden daha dertli ol
Kimbilir kaç kınalı yapıncağın kanı aktı
kaç bağ bozguna uğradı
bir tas teselli için
hadi şerefine, yorgun argınlıkların
senin boş gözlerinin
benim besili hiçliğimin
küfreden ikimize birden
yapraksız çubukların şerefine
son kırlangıçlarda ki telaşa bir bakarmısın
saki
sanki son treni onlar kaçıracaklar
onlar ortaklaşacaklar tekbaşına nilüferli gölün yalnızlığını
yusufçuklara onlar ağlaşacaklar
sanki denizin bittiği yerde
kapkara bir aka saplanacaklar
Sanki topal martının yerine
onlar deniz anası avlayıp,yakamoz sanacaklar
sarkıtlı saçakların altında
sanırsın apansız ateşlerde onlar donacaklar
boş veer
lisanımız mı yeterde
bizmi yetemiyoruz kırlangıç telaşlarına
hadi sen bana bakma
kibar ol
sun
şarap kadar al
benim kadar sarı
kendin kadar
kendin ol
Hadi
şerefine
senin
benim
ve
bitmeyen tüm hikayelerin
Kayıt Tarihi : 21.11.2007 17:03:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

dinliyorum
emel i meyli vefa, sende de var, bende de var
Heves-i iyş-u safa, sende de var, bende de var
Zail olmaz dil-i aşüftemizin sevdası
Heves-i iyş-u safa sende de var, bende de var
Emel-i aşk-ı heva, sende de yok, bende de yok
Heves-i naz-ü eda, sende de yok, bende de yok
Dilde asar-ı safa, sende de yok, bende de yok
Çünkü ümid-i vefa, sende de yok, bende de yok
susalım dinle beni, vaz geçelim sevdadan
ne çıkar sanki, kuru laf ile vaveyladan
cezb i dilse, ne gam ı aşkı garaz icradan
öyle bir tatlı seda, sende de yok, bende de yok
melek ayaz
Hadi
şerefine
senin
benim
ve
bitmeyen tüm hikayelerin
sevgilerimle apo.
sunma bu kez
kaba ol
benim kadar kaba sığma
benden daha dertli ol
Kimbilir kaç kınalı yapıncağın kanı aktı
kaç bağ bozguna uğradı
bir tas teselli için
.....
Bütün şiirin değerini bildim de.. bu bölüm başlı başına bir şiir oluşturacak kadar yetkin.
O sakinin kabalığı nezaketten yol ve yordam bilmekten ötürüydü.
Olamazdı kaba. Sığmazdı nezaketi kaplara.
Sen ki, göl kenarlarında bildiğimiz o ağacın dibindeydin bu şiiri dökerken ruhundan.
Sen ki, Nilüferli Göl kenarındaydın.
Taşıyordun. Sen ki hiç bir zaman kaba olmadın nezaketin kapları doldurdu, Nilüferli göle su verdi. Mutlulur nilüferler, verdiğin kınalı yapıncak sularından.
Derdinse derdimizdir. Düşümüze düşer uzaktaki bir devlet çiftliğinden.
Ah bizim canım Kahramanımız. Hadi şerefe gönül yorgunluğundan. Mahrum gönüllerinin zavallılığından. Hiçliğimiz besili zehirlere dönüşmekte. Yapraksız çubuklardan akmakta kanımıza akmakta şifa suları.
Söyle o Sakiye Abicim.
Bu yıl neşeyle uçusan kırlangıçlar neden çekip gittiler anlayamadım.
Saki ne olursun. Esirgeme.
Bir Yusufcuk kuşu daha düşmek üzere yusufcuk dalından.
Ne olur Abicim. Yusufcuklar sürü sürü geldi hatırına kapıma dün akşam. Denizleri taşıyarak geldiler.
Topal martı bacağı sarıldı abicim. Deniz anasının yakıcılığından sakınmasını söyledik topal martılara.
Biz bir mut-uru şehrinin tepesinde bir saçak altında şifalar üfürdük sakilere. Yalnızca ayaklarımız üşüdü.
Dayan. Literütürümüz yeter abiçim. Kırlangıçların neşeli çığlıklarını antalacağım sana yeniden.
Hadi şerefeni abicim. Bu hikaye bitmeyecek.
Nilüferli Göle selam abicim.
Bir de öte taraındaki yalnız ağaca.
Sen büyük bir insan ve şairsin abicim.
TÜM YORUMLAR (11)