SAKAT, ÖZÜRLÜ, ENGELLİ AYRIŞTIRMASI
Nedendir bilmiyorum bizim toplumumuzda ‘sakat’ sözcüğü hemen her kalıpta sıkça kullanılıyor. Bu işte bir sakalık var, aman sakatlık olmasın, sakatlıklar bizi buldu gibi. Bir sakatlık imidir gidiyor. Burada ‘sakat’ bir şeylerin ters gidişi, aksaklık, bir nevi yanlış olanın en basit anlatımı. Diğer bir anlamıyla vücudun hasta veya eksik olan bir yanı. Sakat sözcüğünde olmaması gerekenin vurgusu, dolaysıyla mahvedici bir soyutlama sezinlenebiliyor.
Özürlü sanki içerik açısından daha yumuşak; her ne kadar defolu mal yerine konma fikri insanlığa sığmasa da: Özürlü olan, hatalı, kusurlu, olağan dışı kısacası defolu olandır. Diğer bir ifadeyle, bir suçun elde olmadan yapıldığını ileri sürme, hoşgörü istemi. Burada sorunsal olansa, özürlü olarak hitap ettiğimiz grup, her ne kadar defolu da olsam bu benim suçum değil. “Dolaysıyla hoş görünüze sığınıyorum”, “aranıza karışır giderim”, demeye gelmesi. Neden varoluşumuzdan utanalım?
Lütfen dikkat edelim; Sakat olan %’de yüz işe yaramaz, mutlak gözden çıkarılması gerekendir, dışlanır. Özürlü olan ise defo derecesine göre pekala değerlendirilebilir olandır. Meta olma durumunu korur.
Diğer yandan içerik, yani (asıl) anlam formuna bakıldığında ‘engelli’ daha insanlık onuruna yakışır ve gerçekçidir. Engel, bir şeyin gerçekleşmesini önleyen sebep, müşküldür. WHO’ nun (dünya sağlık örgütünün) da tanımıyla, engellilik (Handikap: Bir yetersizlik veya özür nedeniyle yaşa, cinsiyete, sosyal ve kültürel faktörlere bağlı olarak, kişiden beklenen rollerin kısıtlanması veya yerine getirilememesi.) Burada ‘yetersizlik’ zaten Avrupa’da geniş kapsamlı bir kavram olarak kullanılan ‘yapamayanlar’ yerine kullanılmıştır. ‘Özür’ kelimesiyle ise toplumsal suç veya uyumsuzluk sonucu, bir nevi sözel (folklörik) yasaların vurgusu yapılmıştır. Kaynağı her ne olursa olsun; aslolan, “engeli en aza indirgeme” söz konusudur. Kavram olarak güzel olanda budur.
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.
Geçti istemem gelmeni,