İnsan bu, su misali, kıvrım kıvrım akar ya;
Bir yanda akan benim, öbür yanda Sakarya.
Su iner yokuşlardan, hep basamak basamak;
Benimse alın yazım, yokuşlarda susamak.
Her şey akar, su, tarih, yıldız, insan ve fikir;
Oluklar çift; birinden nur akar; birinden kir.
Akışta demetlenmiş, büyük, küçük, kâinat;
Sensizdim kendime bir iş aradım,
Baştan savıp asabımı bozdular.
Hatırşinas dostlarıma uğradım,
Sağolsunlar müdür beye yazdılar.
Müdür bey gerçekten yufka yürekmiş,
Devamını Oku
Baştan savıp asabımı bozdular.
Hatırşinas dostlarıma uğradım,
Sağolsunlar müdür beye yazdılar.
Müdür bey gerçekten yufka yürekmiş,
tek kelimeyle harika!
Fakat Sakarya başka yokuş mu çıkıyor ne
Vicdan azabına eş, kayna kayna Sakarya,
Öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya
üstadın muhteşem eseleri arsından biri .
hepsi birbirinden güzel ama sakarya başka.....
Her şey akar; su, tarih, yıldız, insan ve fikir...
Oluklar çift; birinden nur akar, birinden kir.
Bir düşünce ancak bu kadar güzel ifade edilebilir. Hala hayattasın ve dimdik ayaktasın Üstad!
Üstadı tanıdığım ilk şiiridir. Sakarya üzerinden içinde bulunduğumuz trajik durumu ne güzel özetlemiş. vakit ayağa kalkma vaktidir.
Vicdan azabına eş, kayna kayna Sakarya,
Öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya!
Necip Fazıl 'ın ' çile ' isimli kitabını üniveristede öğrenciyken bir solukta okumuş ve çok beğenmiştim...
'Öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya! ' o kadar manidar ki...
harika ötesi bi şiir bu çok seviyorumm:))
Her okuduğumda ayrı bir haz aldığım nadide şiirlereden birri. Eskimeyen bir şiir. Üstada Allah'tan rahmet diliyorum.
MEKANIN CENNET OLSUN
Bu şiire yorum yazmak bize düşmez, kalemimiz aciz kalır.Bence üstadın başşaheseridir Sakarya Türküsü.Bize sadece okumak ve okuyanların yorumundan dinlemek düşer.Hele bir de Ömer Celep okursa dinlemeye doyum olmaz.Üstadı rahmetle minnetle anıyorum, mekanı Cennet olsun...
TOHUM: (3 Perde ) Muhsin Ertuğrul, bir yemekte; 'Niçin bir piyes yazmıyorsun?' sualiyle, tiyatroyu, 'hayatın (kantite) gibi değersiz ve geçici yüzünü değil, (kalite) gibi derin ve sonsuz şahsiyetini zapteden ve onu molozlarından ayıklayarak tasfiye eden, tıpkısını, fakat başka türlüsünü gösteren mistik bir ayna' olarak gören Necip Fazıl'ın yıllardır içinde gömülü bir hasrete dokunur. O anda, Şehir tiyatrosuna bir eser teslim etmek için sadece 20 günlük bir süre kalmıştır. Hemen kararını verir ve 7 gün içinde 'Tohum'u bitirir.
1935 senesinde Muhsin Ertuğrul tarafından sahnelenen 'Tohum' piyesinde olay, Anadolu'nun işgal edilmiş bir köşesinde, Maraş'ta cereyan eder. Vatan sadace bir toprak parçasından ibaret değildir. Dolayısıyla vatanı müdafaanın gizlediği bir aksiyon; aksiyonun gizlediği bir fikir; ve fikrin gizlediği mahrem bir benlik olmak gerekir. Tohum, millî mücadeleyi, Anadolu halkının öz benliğinde mevcut ruhun bir fışkırışı olarak gösterir.
(Yazıldığı tarih; 1935)
Bu şiir ile ilgili 686 tane yorum bulunmakta