Sakarya Türküsü Şiiri - Yorumlar

Vicdan azabına eş, kayna kayna Sakarya,
Öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya!
bu satırları günümüzü görerek yazmış sanki,müğminler öz yurdunda garip dünyada mustazaf

harika bir şiir bu ilk dinlediğim zaman kendime gelememiştim bu şiirler şiir yarışmasında birinci oldum teşekkürler büyük üstad

böyle bir şiir bir daha yazılırmı bilinmez ama bunun yerinini tutamaz okudukça tüylerim ürperiyor çocuklarıma ezberlettim zaman zaman koro halinde okuyoruz yaşadı sürede okuyucam inşallah makamın cennet olsun necip fazıl

İçten ve içtenlikle yazılmş mükemmel bir şiir ...ruhu şad olsun...

Ooo bir şaheser, muhteşem bir eser
Mekanın cennet olsun üstad..

Şiirde hata var sanıyorum. Bir hamallık ki......şeklinde olması lazım.Ayrıca Sakarya özel isimdir.Ek geldiğinde ( ' ) kesme işareti ile ayrılması gerekmez mi?Saygılarımla.

Bu dâva hor, bu dâva öksüz, bu dâva büyük! ..

allahim ne buyuk bir dava askiyla yazilmis bir siir .. mekani cennet olsun

Okuduğumda baştan aşağı titrediğim bir şiir.Aynı zevki Birde M.Akif'in şiirlerinde tatmışımdır.

Zamanla yarışırsın,hiç durmaz akarsın sen sakarya.

UYDURUK POPÜLER ŞAİRLER OKUSUN DA şiir görsün ve utansınlar yalancıktan kendilerini populer etmenin saçmalığını utanmazlığını ve aymazlığını


Sakarya Türküsü

İnsan bu, su misali, kıvrım kıvrım akar ya;
Bir yanda akan benim, öbür yanda Sakarya.
Su iner yokuşlardan, hep basamak basamak;
Benimse alın yazım, yokuşlarda susamak.
Her şey akar, su, tarih, yıldız, insan ve fikir;
Oluklar çift; birinden nur akar; birinden kir.
Akışta demetlenmiş, büyük, küçük, kâinat;
Şu çıkan buluta bak, bu inen suya inat!
Fakat Sakarya başka, yokuş mu çıkıyor ne,
Kurşundan bir yük binmiş, köpükten gövdesine;
Çatlıyor, yırtınıyor yokuşu sökmek için.
Hey Sakarya, kim demiş suya vurulmaz perçin?
Rabbim isterse, sular büklüm büklüm burulur,
Sırtına Sakaryanın, Türk tarihi vurulur.
Eyvah, eyvah, Sakaryam, sana mı düştü bu yük?
Bu dâva hor, bu dâva öksüz, bu dâva büyük! ..

Ne ağır imtihandır, başındaki, Sakarya!
Binbir başlı kartalı nasıl taşır kanarya?

İnsandır sanıyordum mukaddes yüke hamal.
Hamallık ki, sonunda, ne rütbe var, ne de mal,
Yalnız acı bir lokma, zehirle pişmiş aştan;
Ve ayrılık, anneden, vatandan, arkadaştan.
Şimdi dövün Sakarya, dövünmek vakti bu ân;
Kehkeşanlara kaçmış eski güneşleri an!
Hani Yunus Emre ki, kıyında geziyordu;
Hani ardına çil çil kubbeler serpen ordu?
Nerede kardeşlerin, cömert Nil, yeşil Tuna;
Giden şanlı akıncı, ne gün döner yurduna?
Mermerlerin nabzında hâlâ çarpar mı tekbir?
Bulur mu deli rüzgâr o sedayı: Allah bir!
Bütün bunlar sendedir, bu girift bilmeceler;
Sakarya, kandillere katran döktü geceler.

Vicdan azabına eş, kayna kayna Sakarya,
Öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya!

İnsan üç beş damla kan, ırmak üç beş damla su;
Bir hayata çattık ki, hayata kurmuş pusu.
Geldi ölümlü yalan, gitti ölümsüz gerçek;
Siz, hayat süren leşler, sizi kim diriltecek?
Kafdağını assalar, belki çeker de bir kıl!
Bu ifritten sualin, kılını çekmez akıl!
Sakarya, sâf çocuğu, mâsum Anadolunun,
Divanesi ikimiz kaldık Allah yolunun!
Sen ve ben, gözyaşiyle ıslanmış hamurdanız;
Rengimize baksınlar, kandan ve çamurdanız!
Akrebin kıskacında yoğurmuş bizi kader;
Aldırma, böyle gelmiş, bu dünya böyle gider!
Bana kefendir yatak, sana tabuttur havuz;
Sen kıvrıl, ben gideyim, Son Peygamber Kılavuz!

Yol onun, varlık onun, gerisi hep angarya;
Yüzüstü çok süründün, ayağa kalk, Sakarya! ..