29 Haziran, Köyüm Çengellerin İstanbul’da hıdrellez şenlikleri vardı, aynı gün İlimtepe kooperatifinin tapu dağıtma toplantısı ve genel kurulu vardı ve yine aynı gün internette tanıştığım Kocaelili şairlerin Adapazarı, Kaynarca’da aylık toplantısı vardı. Aralarında tercih yapmak zorundaydım.Tercihimi Kocaeli Esintisinin toplantısından yana yaptım. Yanıma eşimi ve aile dostumuz Hasan ve Muhterem Altınalan’ı alarak sabah erkenden yola çıktım. Eşim Kandıra yolu üzerinde piknik alanı buluruz ve sabah kahvaltısını orada yaparız, sıcak bastırmadan da gideriz dedi. Benzinlikteki kamelyanın altında çayımızı demledik kahvaltımızı yaptık.
Yeniden yola koyulduk, hedef Kaynarca, Gölet idi. Kaynarca, Adapazarı iline bağlı küçük şirin bir kasaba. Yeşillikler içinde. Yolda giderken eşim “İnşallah gittiğimiz yerde ağaç vardır, yoksa bu sıcakta orada durulmaz, sıcak bize dokunur” derken bende “ Sen merak etme hanım, beğenmezsek döneriz” dedim. Kaynarca merkezde Gölet hakkında bilgi aldık. Güzel bir yer olduğunu söylediler. Kaynarca’yı çıkarak Adapazarı istikametinde yolumuza devam edip gölet dönüşünü bulduk ve asfalt olmayan yola girdik. Karşıdan İstanbul plakalı bir araç geliyordu. Yol dar olduğu için yavaş yavaş gittiğimizden yanlarına gelince “ Bu yol gölete mi gidiyor” diye sordum. “ evet fakat çok pis bir koku var” dediler. Biz yolumuza devam ettik. Karşımıza meşe ağaçlarıyla kaplı bir alan ve bembeyaz suyuyla güzel bir gölet çıktı. O alana girerken ekşimsi bir kokuyla karşılaştık. Biraz ilerleyince koku kayboldu. İşletme sahibi Özkul öğretmenin ağabeyi yanımıza gelerek “ hoş geldiniz” dedi. Ona “ Özkul ve Sevim Aslanalp bizi buraya davet etti” dedim. “Evet haberim var” dedikten sonra “ Hazırlıkta yapmadık, nereyi hazırlamalı ki “ diye telaşlandı. Kokunun ne olduğunu sordum. “ Çöpleri boşalttım, belki ondandır, hemen halladerim “ dedi ve bir müddet sonra, traktörünü çekti, çöp kutularını kaldırdı, kokuyu kaybetti.
Göletin kenarı çok güzel meşeliklerle kaplı, tam bir piknik alanı, yanıbaşımıza gelenler mangal yapmaya başlamışlardı bile. Ev sahipliğini üslenen Sevim hanıma telefon ederek toplantı alanında olduğumu haber verdim. Koyu meşe gölgelerinin altında sohbet ederek geleni gideni seyretmeye başladım. Usta şair Sevim Aslanalp ve eşi geldiler, sarıldık hasret giderdik, Sevim hanımı çok iyi gördüm, moral olarakta çok iyi gördüm ve heyecanını gözlerinde saklayamıyordu. Bir müddet sonra Sakarya Yazarlar ve Şairler Derneği başkanı Muammer Kılıç geldi. Bu karşılaşma ikimiz içinde hoş bir süpriz oldu. Muammerle biz çok uzun yıllar önceden tanışıdık. O benim aynı zamanda izcilik öğretmenim idi. Sarılıp hasret giderdik, hani derler ya “ dağ dağa kavuşmaz, insan insana kavuşur, yada dünyanın binbir türlü hali var.” Yanında şair ve yazar Cemile Yüzçeler hanımda vardı.
Biz koyu bir sohbete başladığımız sırada neşe içinde bizim gurup Şükrü Topalların arabasıyla akın etti.Başkan Ferah Yılmaz, kızı, ablası, iş arkadaşı, ve tabii Gülfüz…Hoşbeşten sonra bizim önceden hazırladığımız masalara geçtik, yetmedi..masa ekledik, sandalye taşıdık… tanışma faslından sonra pastalar, börekler, sarmalar, kekler ayranlar, meyve suları….servisleri başladı..bu arada Sevim hanımın arkadaşları da geldi..ona yardıma ve bizlerle tanışmaya gelmişler..öyle tatlı bir sohbet başladı ki neredeyse şiir okumayı unutacaktık..neyse ben imdada yetiştim ve hemen Sevim hanımın bir şiirini okudum. Başladık hem yemeye hemde şiirler okumaya…bu arada 6+5 nedir, 4+4+3 nasıl yazılır, ben serbestciyim arkadaş…ısmarlama şiir yazamam..içimden ne gelirse onu yazarım…ah ulan birde şu 6+5 yazabilsem..?
Sevim hanımın bilgili ve sevimli ressam ve şair manevi oğlu geldi…sordu hepimize “ sizce şiir nedir? ” hadi bakalım cevap verin…
Saatlerin nasıl geçtiğini anlamadım. Oturduğum sandalyeye saat birde oturdum, kalkarken baktım ki altı olmuş. Zorunlu olduğum için kalktım, şiir dünyamız bittiği için değil.
Şimdi …bizi Adapazarı, Kaynarca’ya davet ederek güzel ve bu sıcakta serin bir gün geçirmemizi sağlayan Sevim Aslanalp ve eşi Özkul Aslanalp’a “ Şiirini yazının sonuna yazacağım” ve arkadaşlarına ev sahipliği yapan ağabeyine çok teşekkür ederim. Bizim orada toplanmamız için emek harcayan Ferah Yılmaz’a çok teşekkür ederim.
Yohdur anun yanında bir kılca i'tibârum
İnsâf hoşdur ey ışk ancak meni zebûn et
Ha böyle mihnet ile geçsün mi rûzigârum
yine bekleriz canlar.....sizlerle güzelleşti gün....teşekkürler...
Değerli Recep Bey kardeşim size şiir gibi bir yaşam diliyorum.
güzel paylaşımlarda bulunmuşsunuz okurken kıskandım inanın..şiir güzelliğinde yaşam diliyorum.
Bu şiir ile ilgili 3 tane yorum bulunmakta