Lütfen uzat şakağını bana doğru.
Ben o derin şakaklarını: Alnının teri, hüznün cevheri ve en büyük kızgınlıklarının yüzüne vuran dehlizlerini gösterdiği için sevdim.
O çizgiler ki, bir maden işçisinin hasretle aldığı derin nefes gibiydi. Güneşe çıkınca da "çok şükür bu günde nefes aldım" dedirtirdi.
Kederlendiğinde çatılan kaşların buz tutmuş şelalenin yazın gümbür gümbür akması gibi hiddetlenirdi. Gözlerinin ateşiyle birleşince, zaptı zor bir savasçı gibi de, tüm kaleleri tek tek fethederdi.
Alnındaki gizem dünyada yazılmış en kalın kitap gibi okunurdu. Acının özen gösteren eli, tüm kıvrımlara kuytu bucak sürükler, bir hikayede öldürürken diğerinde kavuşturup mutlu sonla veda ederdi.
Bu çizgilere amade olan yüregim yorulsa da, beni benden ötelere götürür "ölmek de neymiş "ben bizi dirilteceğim" der, keskinleştikçe keskinleşirdi
Ah o çizgiler, o derin çizgiler...
Bazen kaybettiklerimi buldur, bazen bilmediklerimi gösterir, bazen de bir çocuğun beklemediği bir an yüzüne yediği tokat gibi çaresiz ve kimsesiz hissettirirdi. Tüm beklentilerimi azad ettigim andaysa, yıldırımın yeryüzüne indiği hızla yumuşar ve sarmaşık misali sarıp mestederdi.
Simdi lütfen uzat şakağını bana doğru. Anlatmayı başaramadığın her şeyi anlatan derin şakaklarını öpeyim ve "bu gün de çaresizliğin içindeki nefesimi "çok şükür aldım" diyeyim.
Serpil ÇavuşoğluKayıt Tarihi : 7.6.2022 03:20:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
beğeni ile okudum
TÜM YORUMLAR (1)