Geniş zamanlarda yaşayamadığımız güzel günler.
Dar vakitlere hapsoldu.
Güneşli günlerde açmasını beklediğimiz çiçekler.
Güzün ayazında kayboldu.
Senin sokağından sensiz geçiyorum.
Gönlünün penceresinden bakamadan.
Evinin yanıbaşında duran ağaç gibi kıpırdamadan.
Gördüğüm her yüzde hep seni seçiyorum.
Sen ise gönlümün sokağına adres sormadan girdin.
Dalga denize, ben sana hasret.
Sokaklar çocuklara, banklar yalnızlara.
Solan yapraklar, rüzgara hasret.
Gelen gün, yarınlara.
Batan güneş, yıldızlara hasret.
Gitmediğimiz şehirlerin özlemi yüreğimizde
Vakit gelmemiş şeylere, verilmemiş akitler için parçalanıyoruz
Her seferinde yine kurulamamış düşlere uyuyoruz
Ve henüz yaşamadıklarımızın azabı uhdemizde
Kuytu bir gece yarısı saat ikiye beş kala.
Penceremden esen görünmez yel gibi gel.
Yazın bağrında birkaç damlaya hasret kala.
Ansızın bastıran sağnakla rotasız sel gibi gel.
Ömrümün baharının son demlerine hiç kala.
Medeniyetin beşiğinde sarsıldı insanlık
Yıkıldı hayaller, yarım kaldı yarınlar
Koca şehirler sanki kimsesiz bir mezarlık
Yaşayan ölülere döndü, geride kalanlar
İnsanlık baba ocağında ana kucağında sıkıştı
Medeniyetlerin beşiğinde sarsıldı insanlık.
Yıkıldı hayaller, yarım kaldı yarınlar enkaz altındayken.
Yaşayan ölülere döndü, geride kalanlar.
Koca şehirler sanki kimsesiz bir mezarlıkken.
İnsanlık baba ocağında, ana kucağında sıkıştı.
Beden kaldıramadığı yükten vazgeçer de.
Gönül neden kaldıramayacağı yüke tutunur?
Gitmeyi istemeyen zamansız gider de.
Gelmesi gereken neden vaktinde gelmez?
Mezar mı dünyaya gömülür?
Dünya mı mezar da kaybolur?
Ölüm bir nefeste gayb olurken.
Vakti gelince ölüm ile ölünür.
En güzeli de gençlikti o da geçti.
Öyle tasasız yaşamak istiyorum
Ruhum duygusuz, kafam fikirsiz
Öyle sessiz yaşamak istiyorum
Kalbim ritimsiz, kelimelerim sedasız
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!