Şairzal ile Yazgısu Şiiri - Hayrettin T ...

Şairzal:
-Aşk yağıyor Yazgısu
- Yazgısu:
-Islanıyor kalbimin etrafı , bu sen misin? Bu içimin aynasında taranan prensim sen misin yoksa Yusuf yüzü mü? Bu ruhumu ıslatan, bu aşkı ıslatan bakışın senden mi? Bir erkek kitabesi okunuyor içimde
-Çoktan seçmeli bir yalnızlığın şıklarındayım.
Bu a) şık) kı sen misin?
Şairzal:
-Bu yazıldığın, bu imgelerde manalara karıştığın sensen o henüzlerinin seanslarına alamadığın benim.Öyle bir ben ki, öylece sarılmış benliğine, öylece istiyor seni kökünden. Gül kokunun dibinde kalmış yürek kuyum, atılmışım sensizliğin zindanlarına.Yusuf kendine öyküsel kalmış, yaşayan, seven, seni isteyen benim.Tansık güncelerimin gün’eşi olmaya hazır mısın?
Yazgısu:
- Tut ki gün’eş açtı… Aynı kalbin kapısından, aynı mekanın kapısından beraber girdik.Aynı anahtarlarımız oldu.Aynı evde, aynı dilde, aynı gönülde, aynı sıcakta, aynı ruhta eridik. Ya sonrasının aynısı olur mu ki?
-Bana ilgilerinle yaptığın taç gerek,papatyalarla değil.Bana, tutkunun gülünden kırmızılar sun, gül kırmızılarından değil.Bana, erdemli bir şal ol, şavkıma yansısın duruşunun cemali.Bana, romantik gölgeler yolla, benliğimi sarsın, takip etsin. Beni güzel bir anne yap ki bir ömür dizelerinde, dizinin dibinde susayım şairim.
Şairzal:
- Yıldız ağladığında yaryüzümde ağlar mısın? Düşlerimdeki volkanın fay kırıklarından can kırıklarına düşen meteorlarım olursa beni yeniden bağışlar mısın ki?
-Erkeğin eğitilmemiş egoları var, içsel bakireliğini uğruma sunar mısın?

-Düşlerimin sırtında uyanan senli yarınların yari olarak kalır mısın? Teslimiyetimin teslim tarihi bitmeyeceğinin garantisini verebilirim.
-Seni sevmek, düşten öte, öteden öte bir yerde, yarde, serde, algıda.
Daha önce ıskaladığım sevda atışlarında kendimi vurmuşum meğer.Yaralarımı sarar mısın sarma yerine. Sarmalarını değil, ilmi sarılmalarınla gelir misin bilgelik evime.
-Oklarımız değil, güzelliği, iyiliği çoğaltan çoklarımız tükensin.Biz iyiliğe deniz olmaya geldik, benlik denizime berraklarını sunar mısın?
Yazgısu:
-Nereye çıkar suların azizliği? Berraklarımın içinde kirlenmiş geçmişimi tanıyor musun?
*Her insan bebek olarak, temiz sudan daha temiz doğar.Doğunca bile insanı kirletmeye başlar hayatın şeytanları ve şeytan.
-Doğan bütün bebekleri ağlatan şeytan olduğunu biliyor musun ?
Bir bebek doğarken yanında melekler olur; ama onu ağlatan, korkutan, hayatın güzelliklerinden korkutup ağlatan şeytandır şairim.
- İnsan kendi doğrularında olursa, doğrunun sancısı az olur? Sen nefsime yakın olma yeter.Sen aklıma, ruhuma, yüreğime yakın ol.
-Şimdi susmalarında su var mıdır? Hazır mı susamadıklarındaki suyun direnci?
-Susmanın içindeki su kadar berrak mı suskunlukların? Benim içinde susar mısın?

Şairzal:
-Yazgının içindeki sular kadar değildi benim yazgım.İşlenmemiş bir iplik gibiydi.Belki yıllarına yorgan, belki güzel zamanlarına döşek, belki gerçeklerine yastık, belki beraber uyuyacağımız zamanı ısrarla çeken halat olurum. İpim özüm gibi temiz ve ben yaşadıkça uzar.Kirli emellerde kullanılan ip değil, bazen ipekböceği ürer, bazen yaşantısal mekanizmalar.

Vazgeçmedikten sonra doğrulardan, güzel emellerden, tarihi geçmemiş iyi niyetlerden, faturası ödenmiş mutlak gerçeklere doğru kendini bilerek yaşamanın sözcüsüyüm.
-Aşk, burada içimi durulayan seviler çeşnisidir.Sen istendik bir nefsin paftasında karşıma çıktın.Seni istemenin gereklilik kipinde koptum sevginde.Bir kopuşun filmi gibi geldim sana.Baş rolüme almak istedim.
-Önce menajerliğini yapan nazlarına takıldım.Uzun süre onu ikna etmeye çalıştım.Sonra castinginle uzun süre rollerimiz üstünde çalıştık.
-Ruhlarımızın uyumu için tutkularımıza uygun kıyafetler ayarlardık.Sensizliği giydim, oynadım bağrımın aynasının karşısında.İçimde onlarca roman büyüklüğünde romanlar yazdım.İçimle konuşarak okudum.Ve başa başa kalmanın sahnesi için gözlerinde hep kalmaya geldim hazır mısın?
Yazgısu:
-Hazır olmaya hazırım ; ama sana hazır mıyım bilmem.İnsan önce hazır olmaya hazır olmalı ki yanında, uğrunda, umrunda Hızır hep olsun.Sen kimsenin gelme ihtimali olmayan sahilime geldin.Herkesin mesafeli davrandığın, yazgılar kentiydim.Etrafımda Çin Seddini ören setler vardı.
-Algılarımın, olgularımın, bilgilerimin, bilinçlerimin, doğrularımı mutlak doğruya taşıyan bir yar olur musun dedin?
-Sonra her insan özünden sonra kirlenmiş bilinçaltına sahiptir.Toplumsal ,evrensel kirlilik bilinçaltı filtremizi kirletmiştir.En güzeli yaşamak uğruna, uğurlarımızı zehirlemiştir, nefsimize yakın olan her şey.Peygamber gibi bir erkek arayışına uygun muyum bilemem.
-Kendimle tanışmak için seninle tanışmak istedim Yazgısu dediğinde içimdeki felsefi dev kazan coştu. Sevgi şelalemin suları çoştu, sana doğru tutkuca aktık. Vazgeçilmez bir vaziyetin valizini taşıdım gönül sırtımda. Leyla gibi, bazen Leyla ‘dan öte tavırlara sana geldim.
-Şimdi birliktelik büyük zamanın öğretmenidir. Sen birlikte yaşamanın öğretmenliğini yapar mısın? Güzel yaşamların öğrencilerine nasıl ders verirsin şairim.

Şairzal:
- Numunem sende yok diye, seni seven “ben” şubesinin sınıfına aldım.
Seni özümün gözüyle görmeye, yüreğimle hissetmeyi yaşadın her adım atışında.

-Doğmak, bütün içsel doğuşların dersiydi. Küçük bir maziden, büyük bir mazi yaratmaya, sevmeye, sevilmeye, aşka, terk edilmeye mevzu olmaya geldik.
Ve yaşamak kendi içinde binlerceyi taşıdı.Milyarlarca varlık teslim edilmiş milyarları aşan insanlığa.
-Herkes bir dünya, her varlık dünyanın bir öğesi.Aynı ortak denklemde, yaşanırlığımızın öznesi olup güzel yarınların öğretmeni olduk.Çok ders anlattık güzellikleri yaşamak için.En çok da öğrenci kaldık aynı havanın, suyun, güneşin, tabiatın içinde.
-Yaşamayı unutanlar arasında kaliteli yaşamanın sofrasında sana gönlüm dimağ eyledim.
-Bir tat prensessisi olur musun? Dünyalık tatlardan ahretlik dimağlara taşır mısın Yazgım,