Cemre sözlükte, “—İlkbahardan önce, Şubat’ta yavaş yavaş ortaya çıkan sıcaklık. (Birer hafta aralıklarla havaya, suya ve toprağa düştüğüne inanılır) “—yanmış kömür parçası, kor.” olarak geçer.
Özellikle bu kavram bana o kadar sıcak, o kadar içten gelir ki, bu kavramla birlikte kendimde bir ruhi dinlenme, derinliğine bir tefekkür ihtiyacı uyanır. Bu kavramla birlikte, ‘—dirilişi’ bir daha yaşarım! Bu kavramla birlikte, ‘—kâinatın uyanış rahlesine’ kendimi verir, onlardan kendime dersler çıkarırım.
Şu mahşeri âlem nasıl kış uykusundan cemrelerin düşmesiyle uyanıyorsa, şairin gönlüne de, ‘—ilham düşüyor’ o manevi ritimle âlemi tefekkür ediyor!
Kâinatı en lahuti bir lisanla okuyan, şairlerimizdir. Şiire, ‘—nutk-u ilahi’ demenin belki de en özge sebebi onu besleyen damarlar olsa gerek!
Akif ne diyor; “—Doğrudan doğruya Kuran’dan alıp ilhamı/ Asrın idrakine anlatmalıyız İslam’ı” Şiirin manasındaki ilham gücü o kadar güçlüdür ki, tasavvuru imkânsız birçok müşkülleri kendi ahenginde çözmüştür.
Ama nasıl sorusuna şair A.Güzel şu mısralarla cevabı yetiştiriyor; “—İnsan bir şey bilemez/ Allah ilham etmeden/ Dilekler kabul olmaz/ Ahlakı düzeltmeden”
Ne zaman güneş batsa bu son gecem diyorum
Vazgeç yalan dünyanın köhne saltanatından
Yetişir bunca keder, bunca elem diyorum
Her şey sağır içimde ne şiir ne musiki
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta