bir tınıdan bin yıllık türküler kotaran deha..
bir ağaçla dünyayı emziren anaçlık
bir gün geri gelir..sayıkladığımız eski lambalar..
bir şair
ölmekten her bahsettiğinde
yaralar aşkın kalbini
çünkü ölüm karartır
aşkın neon kaplı
fahişeliğini
ölüm aydınlatır çünkü
esmer ekmekler yapan
kızıl saçlı kızların
apış aralarını
votkayı bozar
ve arpayı sarartır
o kızın korkuları
bu yüzden bir şair ne zaman
aşktan bahsetse
biraz ölüyor gibi gelir
aklımıza
zehirli ikilemler sunarak
şair deyip geçmeyin
geçilmez koyaklarda
taşlara imza kazıyandır o
o bir kalıntıyı
bir kaşıntıdan ayırdedebilecek
tek muhtemel canlı türü
aşkı öldüren
ölüme aşık olan o..
seni bir başına
dağda ve çölde görseydim
elinde çiçeklerle
ya da su testisiyle
yaralanmış bir akşam olduğunu zanneder
oralardan uzaklaşırdım
bir çocuğu şeker yerken görsem
aklıma selim gelir hemen
bizim yan mahalleden
akl-ı selim olurum sanırım
bu şekeri ben de yesem
aşk diyorsun ya durmadan
senin aşkının benimkinden daha ilah
daha resul daha kitap ve daha melek
olduğundan biteviye dem vurarak
senin aşkının içine
benim aşkımın dikeni batsa
sen gebe kalsan
ilahlığımdan..
@..
Münzevî MuhayyelâtKayıt Tarihi : 15.11.2010 18:36:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!