...Şairin ve Şiirin Zekâsı...Düz Yazı Şi ...

Naime Erlaçin
955

ŞİİR


43

TAKİPÇİ

Şiir, zekâ ülkelerinde uzun ve üzücü yolculuklardan sonra doğan şeydir.
-Balzac


Şiirin oluşturulmasındaki başlıca etkenlerden biri de hiç kuşkusuz zekânın işlevsel kılınması, zihinsel yeteneğin şiirde beceriyle kullanılarak aklın (us) öne çıkarılması eylemidir. “Her baktığımızı şiir eden de akıldır” diyordu Nurullah Ataç. Ancak tek başına zekâ, nitelikli şiir “yapmaya” ya da doğurmaya yetmez. Şairin iradesi, kararlılığı, çalışma azmi, birikimi, dil bilinci, donanımı; bunları içe sindirmişliği, duruluğu, öngörüsü, yaratıcılığı, yerine göre mizah ve ironi gücü, derin bakışlılığı, matematiksel ve müziksel ritim kavrayışı ve daha pek çok “geliştirebilir” anlamdaki değişkenin yanı sıra zekâ, akla dönüştüğü sürece önemli bir değer, şiire eklemlenebilir bir sermayedir yalnızca. Şairin içindeki şiire uyanışı gerçekleştiren; hem köklerinin uzandığı ilkellik, naiflik ve masumiyet öğelerini koruyan, hem de bilgelikten uzak düşen depolanmış bilginin bu safiyeti ezmesini engelleyen bir tür yaratıcı araçtır. Denge kurucudur, terazidir, şiiri eksenine oturtandır. Yeri geldiğinde bir güvenlik aygıtı; şair söyleminin omurgası sayılabilecek ve şiirin sıkıca tutunduğu bir payandadır. Ancak unutulmamalı ki akıl şiirin tek hükümdarı olmayıp sadece kullanılabilir bir öğedir. Üstelik zekâdan yola çıkıp akla varmak da yetmez. Ve elbette şiiri yalnızca akıl üzerine kurarak onu abartmamak da gerekir. Burada Melih Cevdet Anday’ın bir sözünü hatırlatmakta yarar görüyorum. İnsanoğlu aklı aşmalıdır; eğer aşmazsa, akıl da bir dogma olur.

Şair, post modern dünyada “kapatılmışlık duygusu”na kapılmış; bu duyguyu derinden yaşadığı halde olup bitenin ayırdına varamamış olan insanın çemberlerini kırmaya; ona daha geniş bir özgürlük alanı açmaya doğuştan güdülenmiş biridir. Kendi uyanışı ile diğerlerini uyandıran ve onların yaşamlarına dokunan birisi… Sezgi kanallarını zekâsından süzdüğü aklın yardımıyla açacaktır, çünkü aklın temel görevlerinden biri zekâyı bilinç ekranına yansıtmak suretiyle düşünceyi iğdiş eden tüm öğelerin yenibaştan yapılandırmasıdır. Antonio Negri’ nin siyasal çözümlemelerinde de belirttiği gibi, sahici bir cezaevinin dışındaki yaşamda insana “yeni özgürlük alanları” sunmak; her ne türden olursa olsun – siyasal veya öznel - iktidar ile insan arasındaki köprüleri yeniden kurarak onu yalnızlığından kurtarmak için çaba göstermek şarttır. O halde şair bu görevi neden üstlenmesin? En azından sorunun kendi payına düşen ucundan tutamaz mı? Şairin büyü gücünün yaratıcı zekâyı değerlendirme becerisiyle doğru orantılı olduğu varsayılırsa, bu özellik aynı zamanda şiirin kalıcılığını, etkileme alanının genişlemesini sağlayarak işlevselliğini de artırmaz mı? Arife Kalender bir yazısında şöyle diyordu:

Tamamını Oku
  • Metin Yaltı
    Metin Yaltı 23.03.2008 - 11:46

    Çok doyurucu buldum. Teşekkür ederim

    Cevap Yaz

Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta