ben seni çok aradım,
peşinden gitmekten ayaksız kaldım,
adını çağırmaktan dudaksız.
aşındı çarıklarım, demirdendiler,
kırıldı asam, musa’dan kalma.
beni çarptı uğursuzluk şimşekleri bir bir,
bana çöktü kâbusları en koyu gecelerin,
bana göründü mucizelerin en inanılmazı,
tek sen görünmedin, şiir.
bu yüzdendir bu duam,
bu yüzdendir bu çağrım.
sırça saray peymanelerinden değil,
ne de şelalelerinden altın saçların;
bulutların umutlara gebe karınlarından dökül,
sökül kanlar içinde sökülen tanlar gibi.
karanlıkların karnına yönelik namlulara
yıllarca kurutulmuş kızgın barut örneği
doldur beni, şiir.
nesimî’den nâzım’a değin
uzanan bu zaman gelgitlerinde
sözcükleri saraf tezgahlarından seç,
gerçek aynasında göster güzelliklerini,
doğruluklarını gönül terazisinde tart.
at onları tohum gibi yürek tarlalarına,
buğdayı tam vaktinde biçmeyi öğret,
kat beni hamuruna en isyankâr teknenin,
yoğur beni, şiir.
gerektiğinde çık karşıma
ödünsüz, acımasız, adil;
kalbime saplanan hançer,
alnımı parçalayan kurşun,
boynuma geçen urgan ol,
utancı yaşamadan önce
öldür beni, şiir.
ya da
iyilikten, doğruluktan, güzellikten yana
dudaklarımdan dökülen
kusursuz son kelam ol,
son nasihat,
son vasiyet,
son yemin,
amin!
Ahmet Emin AtasoyKayıt Tarihi : 5.5.2011 14:04:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Üstadım!....harikasınız ya!
TÜM YORUMLAR (2)