Adını rüzgâra fısıldadı gece,
Ay ışığında bir sükût gibi süzüldü.
Yalnızlığın ortasında bir bahar,
Kırılgan bir nar çiçeği gibi.
Gözlerin, düşlerin suskun aynası,
Anlayın beni, sözlerim taş değil, ama ağır,
Harflerimde yankılanır bir ömrün enkazı.
Her nokta bir sessizlik, her virgül bir hıçkırık,
Cümlelerimden akan yaşlar, görülmeyen kan izleri.
Bir dağın sırtına çökmüş yalnızlık gibi,
Açsan kollarını tüm dünyayı kucaklardın,
Ama bana mıydı kahrın, kinin, kötülüğün?
Gözlerin, bir zamanlar baharı taşırdı,
Şimdi kışın soğuk rüzgarlarını üfler üstüme.
Sana sormak isterim, ne zaman yitirdin kendini?
Bilir misin,
Seni nasıl özlediğimi,
Geceler boyu adı olmayan yıldızlara anlattım.
Her nefeste yoksunluğun düğümlendi boğazıma,
Ellerim boş, gözlerim çaresiz,
Seni aradı durdu karanlığın içinde.
Bir gün ölürsem,
Bu sayfa kalsın geriye benden,
Şiirlerim ve duygularım,
Her satır arasında,
Her mısrada sana olan özlemim,
Yüreğimde saklı kalan sevdamın izi.
Kalemiyle yazar da susturamaz içindeki fırtınayı,
Bir şiir yeter mi ki anlatsın bu derin sızıyı?
Her harf, bir yara izi gibi kazınır kâğıda,
Dökülür mü kelimeler, biriken gözyaşı gibi her satıra?
Bir kelimenin sessizliğinde büyür acılar,
Bu bir şairin hikayesidir,
Kaleminden damlayan yalnızlığın ve isyanın,
Zamanın kirli yüzünde bir iz arar,
Temiz kalmış bir köşe,
Saf bir nefes…
Ama nafile,
Bu dünya sağır, anne
Gözlerimde taş kesilmiş duaların yankısı,
Her köşesi zulüm, her soluğu yara.
Utancın eşiğinde bir sessizlik gibiyim,
Ellerimde yarım kalmış düşlerin kanı.
Göklerin sınırında bir yer var,
Ne yıldızlar anlatabilir onu,
Ne de meleklerin kanat çırpışları.
Adı yalnız sende saklı,
Ve o ad, yüreğime mühürlenmiş bir sır gibi.
Bana öyle bakıyorsun ki,
Rüzgar esmeyi unutuyor,
Bulutlar gökyüzüne tutunuyor,
Ve gece, yıldızlarını kıskanıyor.
Öyle gülümsüyorsun ki,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!