Şairin Şahsiyeti II Şiiri - Tarık Torun

Tarık Torun
1396

ŞİİR


26

TAKİPÇİ

Şairin Şahsiyeti II

Şairin; yazdıklarının duygu, ilham, öngürü ve sezgileri ekseniyle şahsiyetine yansıması gerekir. Gerçi Fuzuli kinayeli bir biçimde “Şair sözü yalandır”. der ama asolan şairin hakikati duygularıyla yoğurarak yaşantısı haline getirebilmesidir.

Yaşamanın güzel yönlerini duygu atmosferine büründürerek insanlara hissettirendir şair. Ne yazık ki pek çok şairde yaşamın güzel etik ve estetik yönleri değil de adeta karamsar, bunalım, acımasız yönlerini dile getirmek bir usul haline gelmiştir. Özellikle Rus Edebiyatında pek çok şairin karamsarlığa, yokluğa bunalıma hatta intihara yönelmesinin altında inançsızlıkla birlikte yaşadığı ortamın zorluğu da göz önünden öte alınmamalıdır. Bu tür şairleri örnek alan günümüz şairlerin bir kısmı bunların kötü birer taklitçisi konumundadır.

Bu meyanda günümüz şairlerin bir kısmında gizemli ve esrarengiz bir şeyler ifade etmek için adeta karmaşanın içinde bir bunalım ve düzensizlik görülmektedir. Yaşadıklarıyla yazdıkları birbiriyle taban tabana zıt, ikiyüzlülüğün emareleri altında kalmış durumdadırlar. Yine ne yazık ki bu türler egosunu öne alıp her şeyin meşru görüldüğü bir ortamda cirit atmaktadırlar.

Alexis Carrel’in ifadesiyle “şairler hayata bilginlerden daha yakındır”. Öyleyse hayatı yaşayan şairin hayatla uyumlu bir şahsiyet olması beklenir. Hayata isyan eden değil yaşamak ne güzel diyebilendir. Yine Mme De Stael’de “Yaşamanın ne olduğunu şairler öğretti bana”. derken şairin örnek kişiliğine de vurgu yapar.

Bir kısım insanlar günümüzde sanal ortamında verdiği serbestlikle de adeta her haltı şairlik kisvesi altında meşru kılmaya çalışmanın beyhude gayreti içindedirler. Yaşıyla, başıyla, cinsiyetiyle uyumlu olmayan sözde şiir denilen dizeleri sıralamanın gayretiyle popülariteyi yakalananın çabası içindedirler. Yapmadıklarını yaparmış gibi göstermek sıradan bir hadise halini almıştır. Hâlbuki Rabbimiz bizlere kötü sözün açıkça söylenmesini ve yapamadıklarımızı söylememizi uygun görmez. Yine Hz. Mevlana’ya ait olan “Ya olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol” ifadesi karakter ekseninde istikrara vurgu yapmaktadır.

Şair toplumun aydın kişisi olduğuna göre poetikasına uygun yazmakla kalmayıp topluma deklare etmeye çalıştığı duygularına sadık çıkmak zorunda değil midir ne dersiniz? Yoksa salla gitsin, her yalanı ve ikyüzlüğü alıp eline subjektif duyguları okşayacak şekilde davranmak mıdır? Hz. Ömer’in “İnandığın gibi yaşamazsan yaşadığın gibi inanırsın”. Sözü bence bütün şairlerin şahsiyetinin mihenk taşı olmalıdır.

Şairin şahsiyetinde; onun katman katman düzenli, örnek yaşantısı yer almalıdır ki ona hayran olan veya onun sevenleri tarafından gönüllerde taht kursun, ebediyen kalıcı hale gelsin. Yoksa saman alevi gibi kısa sürede yeni tabirle fenomen üç gün sonra da sönüp gitmek değildir.

Şair yazdığı şiir gibi olandır. Ahenkli, armonisi yüksek, kurallı, düzenli, intizamlı vs. Dağınık, ne olduğu belli olmayan şeyden kimse hoşlanmaz. Şairde şahsiyetiyle topluma örnek olmalıdır.

Sevgiden bahseden insanın merhametsiz, doğruyu ifade edenin yalancı, hamasi duyguları şiirleştiren şairin vatan haini olması düşünülebilir mi? Eğer düşünülür ve görülürse iyi bilinmelidir ki o şahsiyetsiz olup ondan şair olmaz vesselam.

Tarık TORUN

Tarık Torun
Kayıt Tarihi : 3.5.2020 19:41:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Nebile Bakıcı
    Nebile Bakıcı

    harika tespitler

    ne denir ki?

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)

Tarık Torun