Ne bir damla gözyaşı, ne yerde yaslı bir mum;
Hazin, loş odalarda ölümü sevmiyorum.
Bir çığ sesiyle nasıl inlerse bir uçurum
Benim öyle verecek kalbim son nefesini...
Titreyen dallarını açıp göklere kadar,
Hıçkıracak ney gibi sülün boylu kavaklar,
Zülfü kimi ayağın koymaz öpem nigârum
Yohdur anun yanında bir kılca i'tibârum
İnsâf hoşdur ey ışk ancak meni zebûn et
Ha böyle mihnet ile geçsün mi rûzigârum
Devamını Oku
Yohdur anun yanında bir kılca i'tibârum
İnsâf hoşdur ey ışk ancak meni zebûn et
Ha böyle mihnet ile geçsün mi rûzigârum
Usta işi bir şiir olduğu şiirin hem ses, hem söyleyiş ustalığı hem de etkileme gücü göstermektedir.
Şairin epik şiirlerinde sıkça rastladığımız kendine güvenen yiğitçe duruşu, burada ölüm karşısında da sergilediğini görüyoruz.Şair bu eserinde ölümden korkmadığını ifade etmemektedir.Genellikle her eserinde ana duyguyu sağlıklı bir düşünce duygu temeline taşıyan şair bu eserinde bence ölçüyü biraz tuturamamış gibi; çünkü ölüm temasını işler gibi görünse de asıl gurur ve kibirin peşinde koşuyor gibi bir duruş sergilemektedir.
Ölümü unutan kişi yaşamın güzelliklerinin,yaşadığının ve ve kendisinin okyonusta bir damla olduğunun yani bir yaratıcısı olduğunun farkında değildir.Bunun için sık sık ölümü hatırlamak , yaşam kalitesini, yaşama katığı anlamı ve inançlı ise acizliğini görüp yaratanına karşı kulluk görevini ne ölçüde yerine getirdiğini, onun istediği gibi yaşamı olup olmadığını kontrol etmesi gerekir, düşüncesindeyim. Bu kontrolün kişi için,toplumun menfaatleri için hatta insanlık için gerekli olduğunu düşünüyorum.Ölümü hatırlayan kişi hayatının kalan kısmına ona göre yön verecektir.Yani hayatı anlamlı ve yaşanır kılma çabası artacaktır.
Ölüm teması bende bu çağrışımları uyandırıyor.Yani şairin tersi duygular:
Yüzleşme
Dün yüzleştim, daha dün.
Sanıldığı gibi soğuk değildi yüzü;
Ama ensemde hissedince,
Yine de korktum,
Çok sıcaktı nefesi çünkü ölümün!
Çanı gibi tehlike çalıyordu,
Soğuk soğuk, uzun uzun,
Kornası bir canavar kamyonun.
Attı ben de bet beniz,
Asıldı yüz.
Korktu da benim gibi,
Dona kaldı bu sesten,
Yörüngesinde dünya.
Başladı yerine başım fır dönmeye.
Durdu ilerleyen zaman,
Döndü ters yüz,
Geri geri işledi mazimde zaman:
İlkin kırk - elli yaşlarındaydı,
İri mi iri, diri mi diri,
Orta yaştaki dünyaya tutkun bedenim.
Koştuğu gibi başıma,
Çağıranların cankurtaran,
Koştu para bul peşinde durmadan…
Ne yapsam etmedi kâr,
Ta, fren sesine karışına kadar,
Kâr etmedi haykırışlar!
Dayanamazdı kan görmeye,
Yine dayanamadı yüreğim,
Kim dayanabilirdi ki onca kan kaybına…
Canlanıvermişti hayalperest, günahkâr gençliğim;
Baygındı ruhum,
Ruhum gibi bedenim de baygındı,
Ta gençliğinde bir kadına.
Yanımdan geçti o kadın da,
Geçti kadın gibi günahkâr gençliğim.
Durduramadım kadının yanında,
Geçti ikisi de çaresiz,
Geçtiler salına salına!
Beyaz kanatlı melekler sandım,
Başıma toplanan hemşireleri, doktorları...
Binmek üzereydim dört ayaklının dalına!
Kimliğini arayan çocukluğum,
Kir pas içinde yalana yalana,
Top oynarken çıkıverdi karşıma.
Koştu çaresiz bir oyana, bir bu yana…
Yetmedi zavallının gücü,
Yetmedi beni dünyada biraz daha oyalamaya.
Avutmak için başlayınca yalana;
Ağlayıverdi hayal perdesinde,
Bu kez de korunmaya muhtaç bebekliğim!
Değildim o yaşta yetim ve öksüz.
Canlanıverdi özlediğim yüz,
Rahmetlik annem.
Korumak için bebeğini,
Dönmüştü ahretten!
Biri Allah katında aziz,
Diğeri ölümün karşısında,
Bu bebek gibi aciz,
Sarılıp yattılar uzunca bir süre,
Çırılçıplak ve sessiz!
Korkmadım Allah’ım,
Hiç bu seferki kadar!
Fark ettim bu kez iş ciddi.
Avucumdan,
Bahşettiğin bu ömür,
Saniyeler içinde kayar.
Ne hesaba gelir oysa hatalarım,
Ne kitaba sığar günahlarım!
Yüzleşirken kendimle,
Kırılıverdi elli yıldır elimde,
Hiç görmediğim kirli bir şişe.
Çıktı içinden koca bir öküz.
Şaşırdım, bu ben miyim diye!
Gurur ve kibirle şişe şişe,
Geçmiş meğer bu koca ömür,
Yaramamış bir işe!
Sonum benzemesin masaldaki kurbağaya,
İzin ver de Allah’ım!
Abdest alayım, namaz kılayım;
Müminlerin yanında saf tutayım,
Yolunda yürüyeyim ağlaya ağlaya!
İzin ver de,
Biraz küçüleyim, biraz ufalayım.
Bebek gibi tertemiz olayım,
Mezarıma rahat rahat sığayım!
Dün yüzleştim, daha dün.
Sanıldığı gibi soğuk değildi yüzü;
Ama ensemde hissedince;
Yine de korktum,
Çok sıcaktı nefesi çünkü ölümün!
Necip Zeybek
İlahi Binboğa hocam! Bu fakir bu sayfada kaç defa; 'MÜ'MİNİN FERASETİNDEN KORKUNUZ! ZİRA O, BAKTIĞI ZAMAN; ALLAH (CC) IN NURUYLA BAKAR!' Hadisini dillendirmişken bizden kılık değiştirerek, külah yenileyerek gizlenebileceğini mi zannettin? Nasreddin hocanın kedi, ciğer hikayesinde olduğu gibi; Sen Binboğa değilsen, bizi binboğaya ne oldu? Tamam onun POEM lik makamına terakki ettiğini biliyoruz da, onun öyle pasif bir meşguliyetle iktifa edeceğini asla zannetmiyoruz! Sen böyle renkli yaşamaya alışmış bir aktivist olarak bir rümuza ve ya bir vazifeye mahkum olup kanaat edemezsin vesselam!
Sonuç; Sen o değilsen mutlaka o sensindir efem!
deki;
ölümü dahi
şiir kokmalıdır kelambaz ehlinin
haklı ve cesur yürek kavgaların
tam ortasına kurmuşsa incecik çadırını
ve eğrilmez kılıçlar ile yarışan ömrünce
zorlu ve dolambaçlı nice maratonlarda
vurulmuşsa dizlerinden tek kurşunla…
ŞARİNDE BİR ÖMRÜ VAR DOLUNCA KALBİ DURUR
HER ŞAİRİN ÖLÜMÜYLE BİR ŞİİR NEHRİ KURUR.
AFORİZMAMDI YERİYDİ YAZDIM..
GÜZEL BİR ŞİİR OKUDUM.
ŞAİRE SELAM
'Bir çığ sesiyle nasıl inlerse bir uçurum'
...kıymetli hocam bahsettiğim mısra bu mısra.
...'Bir çığ sesiyle nasıl' şeklinde olması imkansız. böyle bir durumda hiç bir anlam ifade etmez. doğrusu 'Bir çığ sesiyle' 'nasıl inlerse bir uçurum' şeklinde olması gerektiğini düşünüyorum.
...evet Yekta Hocam aydınlatırsanız sevinirim. ben durak meselesini oldum olası bilmem ve uygulayamam. (sırf işte bende yazarım demek için yazdığım birkaç istisna hariç).
...durak yapmayı ben 'gerçek bir bebek doğurmak varken plastikten Naylon bir Bebek' imal etmişe benzetirim. ve kesin kez de öyle olduğuna yani yapmacık olduğuna inanırım. ha peki gerçek bir bebek doğurmak kadar kusursuz imalcilere de bir diyeceğim olamaz. hatta ellerinden bile öperim.
...ama gel gelelim her önüne gelenin durak yapıyorum diye Naylon bebek yapmalarını da içime sindiremem.
oluLer aslen olu-gezerler
okuzun altinda dana arayanlarin mirasçisidir bunlar
ne siz sorun ne bendeniz burada kimdir olu gezer
nerdedir edep hani ar
..........efendiLilm
güzel bir şiir okudum hayat kadar ölümde bizim için.onurlu bir hayattan yaradan yürümek ne güzel.tam puan
olu gezerlerde olum
farkini gordunuz sizler herhalde OL insanlarin
ne denli degeri oldugunu OL edep ile OL ar'in
sakizsiz durmaz gezmez balon satmadan etmezlerin
koylum bir he..isçim bir he ..memurum bir etsin yarin
ee gayet tabii ki bendeniz hepsinden evvelà varim derim
ya hù ne zaman adam olur bu olu gezer tip kokmuslarin
..........efendiLim
..........
yunus der ki ' aşıklar ölmez..'
içinde ölümsüzlük olan, içinde sonsuzluk hissi olan hiç ölür mü?!
ölürmüş..şairse şayet..
'VEMA BEKET ALEYHİMÜSSEMA VEL ARZ..!İLA AHİRİL AYEH'- SEMAVAT VE ARZ ASLA ONLARIN ÜZERİNE AĞLAMADI..!-(Ayet Meali)
Bu şiir ile ilgili 40 tane yorum bulunmakta