Ne bir damla gözyaşı, ne yerde yaslı bir mum;
Hazin, loş odalarda ölümü sevmiyorum.
Bir çığ sesiyle nasıl inlerse bir uçurum
Benim öyle verecek kalbim son nefesini...
Titreyen dallarını açıp göklere kadar,
Hıçkıracak ney gibi sülün boylu kavaklar,
Zülfü kimi ayağın koymaz öpem nigârum
Yohdur anun yanında bir kılca i'tibârum
İnsâf hoşdur ey ışk ancak meni zebûn et
Ha böyle mihnet ile geçsün mi rûzigârum
Devamını Oku
Yohdur anun yanında bir kılca i'tibârum
İnsâf hoşdur ey ışk ancak meni zebûn et
Ha böyle mihnet ile geçsün mi rûzigârum
14'lü hece ölçüsü ile kaleme alınan bu şiirin 'Hem en şereflisini, hem de en mukaddesini...' dizesinde hece sayısının hata yapılarak 15'li olduğu göze çarpmaktadır. Şiirde 7+7 durakların nispeten uygun olduğu belirtilebilir. Şiirin hem 3. hem de 4. kıtalarında 'ıstırap' sözcüğünü ihtiva eden dizelerin olmasının şiirde gözden kaçtığı düşüncesi bende hâkim oldu.
Saygılarımla.
Sessiz gitmeye niyetim yok demiş şair…
Epey mücadele etmiş hayatta. Allah rahmet etsin
Başarılı bir çalışma.Şairimize Allah rahmet eylesin...
RABBİM ölümünde ömüründe hayırlısını nasip etsin inşallah her canlı ölümü tadacak kutladım
Ölüm tatsız değildir ki
Kimine acı kimine tatlı
Tatmak diyor yüce Allah bize
Tatlı olur inşallah cümlemize.
Ölümü, matemi, kederi kendi penceresinden anlatmaya çalışmış Şair. Kendi ölümüne epeyce abartılı yaklaşmış.
Allah iman ve ameline göre muamele etsin.
Şiirin tüm özelliklerini taşıyan bu mükemmel eserin sahibi Vasfi Mahir Kocatürk'ü rahmetle anıyorum. Ancak üçüncü kıtanın üçüncü mısra başlangıcı olan "Ölümün" kelimesinin "Ölümüm" olması gerektiği üzerinde duruyorum; zira şiir şaiirin kendisi üzerine yazılmıştır. Orada bir sehiv olduğunu düşünüyorum.Şairi tekrar rahmetle anıyorum...(Enver Özçağlayan)
"BİZ HER TOPLUM VE HER ŞAHIS İÇİN BİR ECEL TAYİN ETMİŞİZDİR. O GÜN GELDİĞİ ZAMAN BİR SAAT NE İLERİ NE DE GERİYE ALINAMAZ!"-Ayet-i kerime meali-
"BİZ HANGİNİZ DAHA GÜZEL AMELLER YAPACAK GÖRELİM DİYE ÖLÜMÜ VE HAYATI YARATTIK!"-Ayet-i kerime meali-
"ALLAH'TAN BAŞKA HİÇ KİMSE NEREDE VE NE ZAMAN ÖLECEĞİNİ BİLEMEZ!" -Ayet-i kerime meali-
Ölümle ve kader ile ve de kaza ile alakalı Kur'anda daha bir çok ayet-i kerime vardır ama hiç birinde şairin dediklerini doğrulayan bir mana bulmak söz konusu değildir. Zira bu gibi konular gaybi konulara girer ki gaybı -Peygamberler dahil- Allah'tan başka hiç kimse bilemez! Bunun böyle olduğunun tarihte birçok örneği vardır ki bunlardan birisi meşhur yenilmez cengaver ve meşhur komutan Calut'un Davud-as- gibi bir genç tarafından hem de bir sapan taşıyla öldürülmesidir. İkincisi; Kendini ilah sanıp Musa-as-ya meydan okuyup onunla ve Allah ile savaşa giren Firavunun denizde boğularak helak edilmesi olayıdır. Üçüncüsü; Dünyanın gelmiş geçmiş en zengin adamı olan Karun'un hiç ummadığı bir anda ve hiç ummadığı bir tarzda yere batırılarak helak edilmesidir. Yine orta çağda ve yakın çağda ve de günümüze çok yakın dönemlerde garip şekillerde ama şanların yakışır bir tarzda ölmeyen birçok meşhurların ölümleridir ki bunlardan en meşhuru Hitler'n intihar ederek ölmesidir vesaire..Yani hiç kimse kadere karşı gelemez ve istediği zaman istediği yerde ve istediği tarzda vefat edemez! Bu mevzuda en güzel örneklerden birisi de meşhur mutasavvıf Hoca Ahmed Yesevi'dir. Bu zat kendisinin de tıpkı resulullah-sav- gibi 63 yaşında öleceğini zannetmektedir. Zira kendisini her arzusu yerine gelecek büyük bir veli zannetmektedir. Onun içinde yaş altmış üçe dayadığında kabrini hazırlatmıştır ama işler hiç de umduğu gibi gitmemiş ve bir türlü ölüm meleği gelip canını almamıştır. Bu bekleyiş çok uzun sürünce de kabrini derinleştirip ve genişleterek bir odaya dönüştürmüş oraya bir de merdiven ayarlayarak müritlerini orada kabul etmeye ve hayatını orada devam ettirmeye başlamıştır. Çünkü şeyh efendi(!) Resulullah'tan daha fazla yeryüzünde yaşamayı kendisi için zül(!) addetmektedir. Sonuçta şeyh efendi(!) yerin altındaki odasında tam 60 yıl daha yaşamış ve Allah'ın kaderinde takdir edip Levh-i mahfuzunda yazdığı eceli onu gelip orada bulmuştur. Şairin hayat hikayesine bakınca hiç de şiirinde iddia ettiği gibi ölmediğini ve yeni başladığı tarihi bir külliyatı tamamlayamadan 1961 yılında Ankara'da bir kalp krizi sonucu vefat ettiğini öğreniyoruz. Demek ki hayatta kulların arzu ettikleri değil hayatı veren ve alan HAYY-I KAYYUM'UN yani ALLAH'IN dediği oluyormuş.
Herkese hayırlı çalışmalar.
Şairlik aynı zamanda bir bakış açısı, acıya, sevince, hayata ve ölüme dair.
Pek az şair görülmeyeni görür ve gördüğünü edebiyatın en üst mertebesiyle anlatır.
Ölüm öyle veya böyle her şairin konusu olmuştur zira içinde hayatın anlamını barındırır.
"Şikayet etmem verdiğin hiçbir elemden,
yeter ki gün eksilmesin pençeremden" diyen şair ile "Ölüm güzel şey perde gerisinden haber,
Güzel olmasa hiç ölürmüydü peygamber" diyen şair hayatı farklı bakış açıları ortaya koyarak ölüm ile anlamlandırmaya çalışmışlardır. Bu şiirde ben dingin bir duruş görüyorum ölüme karşı.
Belkide en büyük korkusunu insanın derin bir metanet ile anlatıyor şair. "O geldiğinde sen gitmiş olacaksın" edası ile.
Başarılar dilerim kutladım
Daha evvel de günün şiiri olduğunda şunları yazmışım şiire..
Bence tekrarında fayda var
Ölüm..Yunus’tan , günümüze uzanan çizgide nasıl algılanmıştır...bunu düşündüm...divan şiirinde örneğin başlı başına ölüm temi var mıydı..mersiyeler örneğin...ölümümü anlatıyordu..yoksa ölenin büyüklüğünü mü..mesela kanuni mersiyesine zıddından ironik olarak ''yazık oldu süleyman efendiye'' diyen orhan veli'nin de birinci meselesi ölümün felsefik bir içsel hesaplaşması mıydı ? yoksa
ölüme bakış aslında hayata bakışın simetrisinden ibaret..
bu şiirde ölümden çok, ölümün bilinmezliğinin o ürpertisinden çok sanki onu yücelterek bir kaçış var..mezarlıktan geçerken korkmamak için ıslık çalan bir çocuğun havası var şiirde..
hece ise bir önceki okurun vurguladığı üzere şekil şartı yönünden gereğini yerine getirmiş..klasik aşıklama heceden farklı , modernist resimsellikler yerleştirilmiş şiirin içine..destansı ama bu bir halk destanı tarzında değil şiirin havası..daha çok bir operet sahnesi gibi...
Gibi şeyler...
yirminci asrın ablak yüzlü feza pilotu
buldun mu ayın yüzünde ölüme çare otu?
diyen necip fazıl modernizmin ve ölümün karşılıklı durumunu kıyas eden cümlesinde belirttiği üzere değişimin içindeki değişmeyezliğin çetin sorusu
şairlerin tırmanıp tırmanıp geriye aşağılara yuvarlandığı bir dağ zirvesi olarak kalacak ölümsüz bir temdir ölüm...
Bu şiir ile ilgili 40 tane yorum bulunmakta