ey şair,
bilirim sen hep güzelliklerden
saf gülücüklerden
sevgi olan yüreklerden hoşlanırsın
mısralarını,
kuşların sesiyle
âşıkların nefesiyle
çiçeklerin kokusuyla inşa edersin
yüreğinde
çağlayan sular
başı dumanlı dağlar
huzur veren diyarlar vardır.
Mâsumiyeti,
gözü yaşlı bir yetimde
telli duvaklı bir gelinde
suçsuz bir mahkumda ararsın
sevgiyi de,
kırmızı bir gül yaprağında
çöllerde kıvranan Mecnun’da
ve doğum sancısı çeken annede bulursun
fakat sen bilir misin ki
tükendi tüm bu değerler
kirlendi saf yürekler
hançer saplandı doğanın böğrüne
kılıç yarası derin masum yüzlerde
güneş bile kızgın
ay bile dargın sana
haberin var mı...
yıldızları görebiliyor musun gökyüzünde
rahmet kokusu duyabiliyor musun bulutlardan
yiyebiliyor musun doyasıya dostlar sofrasından
aksini görebiliyor musun yağmur damlasında
ve bülbül sesi geliyor mu komşu gül bahçelerinden
...
asla....
nereye gitti semalarında uçan kuşlar
nereye gitti saçaklarındaki kocaman yuvalar
hayrına su dağıtan sakalar
buram buram dostluk kokan şakalar
hani nerde...
nereye gitti tüm bunlar
nereye gizlendi sokaktaki merhabalar...
bacalardan çıkan duman
mutluluğun türküsünü söylerdi gökyüzüne
gökyüzünden inen yağmur damlası
bereket muştulardı toprağa
ana rahmine inen çoçuk
bolluk getirirdi fakirhaneye
ve henüz firâr etmemişti
insanlık bedenlerden
firâr etmemişti huzur, gönüllerden
şimdi susuyorsun değil mi, ey şair
başını önüne eğdin
“tek suçlu ben miyim
ben mi tükettim bunca som altını”
diyorsun...
elbette tek suçlu
tek günahkâr sen değilsin
ama beni anlayacak
bana ses verecek
gönül sahibi bir tek sensin
ey şair....
22/1/2002
Adem KevenKayıt Tarihi : 17.3.2002 23:52:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (1)