Yıl 1991. Dergi yayıncılığın netameli yolculuğuna pür inançla ve bir avuç idealist arkadaşla henüz başlamışız. Anlı şanlı isimler yok ki dergi tanınsın. Öğrencisin paran yok ki dayanasın. Emeğini ve yeteneğini aşkla katan arkadaş grubumuzun özverisi üzerinde bir yürek yürüyüşüdür gidiyor. Büyüklerimizden “ Hevesinizi alın bakalım” edaları, imaları, göndermeleri yağıyor. “ Ne de olsa sonunuz malum! ” demeye getiriyorlar.
İşte bu şartlar altında bunaldığımız bir noktada,” Ben filan ilden falanım” diye bana veya dergide emeği olan diğer arkadaşlara övgü dolu, heyecanlandırıcı moral telefonları geliyor. Diyorsunuz ki; “ Bu manevi sorumluluktan kaçamayız! .” Ve bir gayret, ha gayret çalışıyorsunuz. Böylelikle, ısrarlı çabalarla gün geldi dergi artık kendini taşıyacak düzeye ulaştı. Yayın hayatında bir yer edindi. Çok sonra öğreniyoruz ki, bize ulaşarak o zor zamanlarda “ son bir gayret duygusu”nu canlandıran telefonların ve mektupların kahir ekseriyetinin sahibi sadece bir isimmiş: Durdu Şahin.
Derler ki Durdu Şahin Çınar Dergisi’nin eseri. Şimdi 15 yıllık Çınar’ın başlangıcındaki iradeyi etkileyen şu gizli imzayı anlattıktan sonra diyorum ki; o emektar arkadaşlarımızdan birisi dahi olmasaydı bu dergi bugün olmazdı. Birisi de anlattığım sebeple Durdu Şahin.
Bu, onun bir yönünü işaretliyor: Gönül adamlığı. Yorulmak nedir, gücenmek ne demektir bilmeden yürüyen bir derviş ruhlu dost. Dersini anlatmakla yetinmeyip öğrencilerinin yeteneklerini keşfe soyunan bir eğitim alpereni. Öğrencilerinin tomar tomar çalışmaları dergi postasından çıkıp da önünüze yığılınca kızmakla gülmek arasında gidip gelirsiniz. Dersiniz ki: “ Gene Durdu’luğunu yaptı.” Şimdilerde o “tomarlamalar” “ mail” hesaplarında birikiyor ya, eksik olmasın!
Arkadaşlar hep der ki; bunca mektup, telefon, faks parası yıllar yılı toparlansa bir servet oluşurdu. Yani kültür hizmetine bir servet adamıştır. Senelerce sırtında bir ceketle yaşadığını biliriz. Demek ki bu kültür ve edebiyat davasının âşığı, ışığıdır Durdu Şahin. Dost elidir, gönül eridir.
Durdu ağabeyle gönül birlikteliğimiz daima olsa da pek bir araya gelemeyiz. Yüzyüze geldiğimizde, yıllardır yazdıklarımızı nasıl okuduğunu ve yorumladığını, açtığı konulardan anlarım. Artık demlikler boşalır, herkes bir tarafa yayılır, biz güneşi görmeden gözlerimizi kapatamayız. O gece şiir kurtulur, edebiyat, milli kültür kurtulur, güneşin ilk ışıklarıyla sanki ülke de aydınlığa çıkar bizimle ve sabah dünya yeniden kurtulur. Bahaettin Ağabeyin “ Durdu sen beni uyutmazsın şimdi” diye ondan kaçışını tecrübesine bağlıyorum artık. İşte böyle sürekli tartan ve biriktiren bir insan var karşımızda.
Birikimlerini sürekli dışa vurdu. “ Seviye”sini,”Kilim”ini,”Birikim”ini gördük gördük. Şiirleri, şiir üzerine soruşturmaları, kitap ve okumak üzerine yaptığı röportajları, öğrencilerinin çalışmalarını kitaplaştırdığı eserleri ile biliniyor. Bu çabaları, hemen tüm yayın organlarına sürekli gönderdiği çalışmaları takdire şayandır. Bir arı gibi sürekli çiçeklere konmak ve kültür – edebiyat kovanına bal taşımak gayreti Anadolu’nun sanat ve kültür hayatının tek çıkış kapısıdır. Nev’i şahsına münhasır vasıflarıyla on Durdu daha olsa. Anadolu’yu kimse durduramaz. Böyle aktif bir insana niçin Durdu derler, anlamıyorum.
Anadolu’nun yok olmaya terkedilmiş, damarları beslenmeyen milli kültürünü kendi şiirinde ve şehrinde diriltmeye adanan bir ömür geçirmiştir. Şiirine “Kutsal Sevda”larını işlemiş, yüreği kaleminden dökülen bir samimiyet adıdır, Durdu Şahin. Geç olgunlaşan meyvenin güzelliği gibi, kendinden ziyade muhitine yoğunlaşması nedeniyle kalemi biraz geç olgunlaşsa da tadı kıvamını bulan bir kalem erbabıdır. Dili kaygısız ve kompleksiz “Anadolu Türkçesi”dir.
Bilinmeyen bir yönü de eleştirmenliğidir. Gönül alıcı cümleler arsına serpiştirilmiş tenkitleri, işin özünü kavratır. Yararlanmasını bilirsen, bilinçli bir eleştiri aldığını çok iyi anlarsın durdu şahin’den. eğer kendine acımayacaksan “eleştir” diye yazılarını, şiirleriniulaştırabilirsin ona.
Hoş sohbettir. Meramını anlatırken uyaklı kelimelerle girdiği anlatımlarını ayrı
bir hoşluktur. Sol elini kafasının etrafında dolandırarak kısa saçlarını karmakarışık edip sonra, sol elinin hareketi arkadan sağ kulağını tutacak biçimde durdu mu, mevzuya konsantre oldu demektir! Şimdi seyreyle sohbetin encamını… Onun mazisini bilen birçok insanla tanıştım. Mizacı, tarzı uymayan gördüm ama “yaramaz” diyene rastlamadım. Daha ne ölçü arayayım. Buldunsa, kaybetmemen gereken bir insan seçkini… Arkadaşlığını “beşer eseri vesilelere” kurban etmeyecek kadar, “Yaratandan ötürü sevme” şuurunu hayat prensibi haline getirmiş bir erdemli isimdir Durdu Şahin.
Ne aristokratlık bilir, ne kibir taslar. Küsmez. Çok güler, çok ağlar. Etrafına sürekli pozitif enerji yayar. Hasbidir. Hesapsızdır. Kimsenin bir şeyinde gözü olmaz. Sürekli heyecanlıdır. Yani insandır. Yazmasa, çizmese, konuşmasa, konuşturmasa bile onu Allah için “insan olarak” sevdim.
“ En büyük zenginlik gerçek dost sahibi olmaktır” bilge insanlar. Şükürler osun, yüzlerce dostumuz arasında Durdu şahin de var. Ancak kendisinden bir istirhamım var: Hastalığından bu yana fazlaca mazisine dönüp bakıyor. Oysa geleceğe akmak ona daha çok yakışıyor. Anadolu’nun, Türk gençlerinin, öğrencilerinin ve dostlarının ondan bekledikleri var. Zaten çalışmalarının durmayışı da bu güzel istikameti işaretliyor.
Hasılı kelam, “ Bahar müjdesini kışa taşıyan” bir güzel insandır Durdu Şahin.
Osman ARSLAN
Anadolu Eğitim, Bilim ve kültür Vakfı Genel Müdürü
Anadolu Çınar Dergisi Yazı İşleri Müdürü
Durdu Şahin
Kayıt Tarihi : 18.9.2007 22:37:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!