Şair ve Son Fiyaka
Çekilme ateşin çemberinden savrul tufanında aklın
Dağa kaç, gemi çağırsın seni, Nuh beklesin ne çıkar
İbrahim’e yönel ateşler kurulsun dağ gibi
Zindanı seç, çarmıhı süsle, ipi kendin tak boynuna
Baldıran zehrini yudumla, taşra düş tüm varsıllardan
Ölümün gözlerine bak tam gözbebeğine
Adın şair; ülkeler sat, ülkeler bağışla
Yârin dudağından düşen sıcak karanfiller için!
Kaçan treni kovala yetişmemek için
Cellâdına gülümse son bir fiyaka
Tutuş saçlarından bir kıvılcımla sevgilinin
Ölümlüden kaç ölümsüzün zindan sayılan suhuletini iç
Huzuru emen sevgi zangoçlarına inat
Öfke çalsın sazın hüzün söylesin türkülerin
Öpülen eteklere el sil, tükür kibrine taçların
Sonra “makamdaki” yol göstericinin, diriliş erlerinin erenlerinin
Gölgesine bile selam dur, temenna çek saf meselesi hallolsun
Tüm zamanlarda safın yürek, rengin hiç değişmesin
“Ankara’nın taşına bak
Gözlerimin yaşına bak
Düşman bizi esir almış
Şu feleğin işine bak” derken yenilginin içteki rengini gör
Sarışın korkuları atla, yak savunmanı kutlu rüyalar sonrası
Sıcacık kanın damlasın gölgene saplansa bıçak
Çankaya protokolümüz ancak
Kâbe tüm kardeşlerin diye sahip çık
Arkadan vuranları unutmayanlara ikiye ayır düşmanları
Önden vuranların suretine bürünen kaçkınları mimle
Yazıya saygı sınavında kaybetmeden
Ayasofya’yı müze hüviyetiyle gezenleri
Üstü çizilmiş bir şiir gibi belki yönsüz bir koşucu kulvarında terk et
Kesin meczup, kesin ajan, kesin tehlike
Kökten, göbekten, kandan, ruhtan
Şair bir çelik gibi siyahtaki beyaz nokta
Mısra mısra sıratlarda çek kendi resmini
Yangınından çıkan hâl kılavuzu kelimeleri
Okuyalım ki üzerinde hâlâ ateş hâlâ kor
Kayıt Tarihi : 9.5.2010 00:31:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

TÜM YORUMLAR (2)