Sözcüklerin maharetli işçisi şair; binlerce yıılık kültürel birikimimize, yetmedi dünya kültürüne vakıf olmak, bu kültürü anlamak, anlamlandırmak, ona yeniden hayat vermek; yaradanı ve yaradılanı, her ne varsa alemde his dünyasında özümsemek, bütün bunları ve daha fazlasını yaşayan bir dille ifade etmek iddiasıyla yola çıkan bir yüce gönüldür çoğu zaman; kimileyin de sadece sözcüklerin ironisinde, seslerin tınısında kaybolup gidendir.Kaldı ki şairin portresini oluşturabilmek için öncelikle ürettiği şeyin; yani şiirin ne olduğu ya da olması gerektiği üzerinde de durmak icap eder...
Klasik anlamda şiir; ses, tema ve biçem üçlemesidir...Dönem dönem önem sıraları değişse de şiir, kulağa hoş gelen seslerle belli bir tema etrafında ve belli bir biçem çerçevesinde(ahenk unsurları ve şekil özellikleri olan) yazılardır...Şiirle ilgili birbirinden farklı onlarca tanım bulmak mümkündür. Her dönem ve her edebi akım kendi şiir anlayışını ortaya koymuş, bu da yetmez gibi farklı kültürler, farklı siyasal yapılar şiiri kendilerince tanımlamışlardır.Kimi anlayışlarda şiir bir araç olurken kimilerince de amaç olmuştur. Bu bağlamda; şiir ve onu yazan şair bir misyon üstlenmeli midir; şiir, bir görüşün, inanışın sesi mi olmalıdır,en azından toplumsal fayda ilkesine hizmet etmeli midir; yoksa şiir salt şiir mi olmalıdır?
Faydacılık ilkesini benimseyen şairler, şiirlerini kimi inanışlara, kimi ideolojilere, yaşam algılayışlarına dayandırmışlardır.Şiir onlar için bir araç olmuştur.Şiir; öylesine güçlü bir araç ki ulusları kurtarmış, birleştirmiş,birlikte yaşama ideali aşılamış; ya da yeni bir inancın hükümranlığını sağlamış, gönülleri fethetmiştir.
Kimi zaman da şiir, kendini bir güzele adamış; onunla yanmış,yoğrulmuş, ağlamış...
Kimi zaman dağ başlarının boranı, yeşil bayırların çimeni, ağıp duran bulutların rengi; denizin, göğün mavisi olmuş...
Hangisi daha az insanî?
Hangi tarz şiiri yazan şairi yüceltip bir diğerini alçaltabiliriz? Elbetteki hiçbirini...O halde bu yazı kendini inkar mı ediyor? Hayır, sorun niçin yazıldığı ya da şairin hangi şiirsel algılayışa sahip olduğu değil; sorun her yazılanın şiir, her yazanın da şair olamayışından kaynaklanıyor...
Denizler ortasında bak yelkensiz bıraktın,
Öylesine yıktın ki bütün inançlarımı;
Beni bensiz bıraktın; beni sensiz bıraktın.